"Onu yalnızca dokunarak yalnızca koklayarak bile tanırdım; kör olsam bile nefeslerinden, ayaklarını yere vuruşundan tanırdım. Ölmüş olsam bile, dünyanın sonu gelmiş olsa bile tanırdım onu."
Tek kelimeyle ba-yıl-dım! Kitabın ilk yarısı ne kadar huzurluysa ikinci yarısı da o kadar heyecanlıydı. Patroklos Akhilleus'u o kadar güzel seviyor ki... Gerçekten insan imreniyor. Son sayfalarında ağlattı kesinlikle. Benim için konusu, karakterleri, kurgusu, duygusu, yazım dili ve geri kalan her şey üzerinden tam olarak 10/10'luk bir romandı. Gecenin 3'ünde ağlattı yahu...