Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

484 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Kaç kitap oldu bilmiyorum ana karakterinin kadın olduğu bir roman okumayalı. Yazar Zülfü Livaneli olunca, romanın geçtiği yer Türkiye, kadın da dul olunca birçok gerçeklere, birçok olmaması gereken ama olan konulara da değinmiş yazar. Evlilikten, giyime, iş hayatından aile hayatına kadar birçok konuya değinmiş ve mesajlarını da vermiş Livaneli. Gerçi kitap baştan sona mesajlarla dolu, Kırım Türklerinden, ülkemizde yaşayan ve zorluklar çekmiş olan Ermeni ve Kürt vatandaşlara, Almanya faşizminden kaçan - kaçamayan Yahudilere kadar birçok konularda mesajını vermiş ve görüşlerini belirtmiş. Tarihimizin ayıplarını dile getirmiş, ayıplar olduğu için de hiç dile getirilmeyen ayıpları olması da işin boyutunu daha da büyütmüş. Hiçbir hükümetin, devletin masum olmadığının en güzel örneklerinden biri. Hiçbir iktidarın başındaki kişi eline silah alıp birini öldürmemiş olsa da verdiği kararlarla, izlediği yollarla birilerinin ölümüne, birilerinin üzülmesine sebep olmuşlar hatta hâlâ da olmaktalar. Kitabı okuyunca, bu tarihimizdeki bilinmeyen öldürmeleri görünce (bilinen öldürmeleri de tarih derslerinde övünerek ders diye işleriz) insanın duygulanmaması, duygulanırken de öfkelenmemesi elde değil. Maya’nın da dediği gibi, birilerinin saçma iktidar mücadelesi yüzünden, insanlar birbirine kavuşamamış ve acılar yaşanmış. İnsanların mutluluğu, iktidar oyunları arasında ne kadar da zavallı bir konu haline gelmiş. Serenad, bu iktidar oyunlarının altında kalan, acılar yaşayan, kavuşamayan hatta ayrı düşen, isim değiştirmek zorunda kalan, yetmezmiş gibi din ve milliyet değiştirmek zorunda da kalan insanların anlatıldığı, gerçek konulara dayanan son derece duygu yüklü bir roman. Tarihin, tarihimizin görünen yüzünün olduğu kadar görünmeyen yüzünün de anlatıldığı bir roman. İngiltere’nin, Rusya’nın, Almanya’nın ve ne yazık ki Türkiye’nin ayıplarının anlatıldığı, dile getirilmeyen, dile getirilmekten kaçınılan olayların yazıldığı, yazıldıktan sonra da büyük bir farkındalık yaratarak da 73. Yıl sonra en azından bu ayıba karşılık bir anma törenine de vesile olabilmiş bir roman. İkinci Dünya Savaşı sırasında Yahudilerin çektiklerini anlatırken Livaneli ara ara ülkemizdeki benzer olaylara da göndermeler yapıyor, belki de topraklarımızın gördüğü en büyük utanç kaynağı olan 6-7 Eylül olaylarına göndermeler yapıyor. Tarihimize baktığımda, oğlunu öldürten, kardeşlerini boğdurtan, kendilerine haremler kuran padişahlarımızı bir ayıp olarak görürdüm, 6 – 7 Eylül olaylarını da en büyük utanç kaynağımız olarak görürken yanında da Madımak’ı, Maraş’ı ve Çorum’u bilirdim ama bizzat devlet tarafından olan daha birçok utanç kaynaklarımız da varmış, bilmiyordum hiçbirini, duymamıştım çünkü. Devletin ayıbı olunca demek çok güzel bir şekilde saklanabiliyormuş. “Demek ki biz fark etmeden sürekli bir kabuk değiştirme içindeydik. Bizans’tan kurtul, Osmanlı’dan kurtul, Arap kültüründen kurtul... Şimdi de yeni moda: “Kemalizm’den kurtul!” Mavi Alay’ı sakla, Struma’yı sakla, Ermeni olayını sakla.” Zülfü Livaneli’ni tanımayan yoktur zaten, filmleri uzun uzun konuşulur, müzikleri keyifle dinlenir ve artık biliyorum ki yazarlığı da bir o kadar iyiymiş. Konuşma Türkçesi ile yazıldığı için okunması gayet kolay ve anlaşılır bir dil ile yazılmış. Roman içinde farklı teknikler kullanmış ama kitabın akıcılığından hiçbir şey kaybettirmeden yapmış bunları, senaryo yazarı olmasının da bu durumda büyük bir etkisi var diye düşünüyorum. Keyifle okunacak, okurken duygulanma yaşayacağınız, yer yer belki de bir bütün olarak sinirleneceğiniz kişilerin, kurumların olduğu güzel, okunması gereken bir eser. Kitabı okurken sürekli aklıma Roberto Benigni’nin yazıp yönettiği ve oynamış olduğu, belki de 100 yılın en iyi filmlerinden biri olan “Life is Beautiful” aklıma gelmişti, kitabın sonlarına doğru da yazarın bu filme gönderme yapması çok hoştu. youtube.com/watch?v=ZpA0l2W...
Serenad
SerenadZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2020136,2bin okunma
··1 alıntı·
2 artı 1'leme
·
49,5bin görüntüleme
mithrandir21 okurunun profil resmi
Şimdi de incelemem "spam" diye şikayet edilmiş. İnsanlar ölmesin demek, devletlerin, insanların ölmesine ses çıkarmamasına en azından ayıp demek, ırkçılığa karşı olmak birilerinin gözünde nefret söylemi ve spammiş bunu öğrenmiş oldum.
barış okurunun profil resmi
kitabı okumadım fakat tarih bilgime güvenirim. Kitap da bu ülkenin geçmişiyle ilgili anladıgım kadarıyla. Her dönem, şartlarına göre değerlendirilmeli. O dönemlerde "bölünmek" en korkutucu kelimeydi. Çünkü bölünmek demek işgal demek. İşgal ise o dönemlerin en korkutucu kavramı. Şöyle diyeyim, şimdi gezinip selfi çektigimiz İstiklal caddesinde, uluorta ingiliz askerinin türk kadınına tecavüz ettigini ve kimsenin sesini çıkartamadıgını düşünün. İstanbulun işgalinde yaşanmamış şey degil bu. İşte bu insanlar bunu yaşadılar. O yüzden korkuyorlar ve korku kadar insanı hırçınlaştıran hiçbir şey yoktur. Yapılanlar doğru, yanlış vs. o ayrı dava ama herşeye de devletin ayıbı vs. demek, bence en basitinden anlamadan yorumlamaktır.
mithrandir21 okurunun profil resmi
Kitabı okuyup yorum yapabilirsin, anlamadan yorum yapan varsa kitabı okumayarak yorum yaptığı için sensin.
3 sonraki yanıtı göster
mithrandir21 okurunun profil resmi
İncelemem "TÜRKİYE CUMHURİYETİNE KARŞI NEFRET SÖYLEMLERİ VAR." diye şikayet edilmiş. Ah be Zülfü Livaneli nasıl bir kitap yazmışsın öyle. Şimdi bu inceleme ile beraber Nobel Ödülü'nü de kazanırım ben.
Aurora okurunun profil resmi
Çok zaman önce okumuş ve çok beğenmiştim. Uğur bey incelemenizle birlikte tekrar hatırladım, teşekkürler. Acı ama gerçek; "Elini kana bulamayan hükümet yoktur."
mithrandir21 okurunun profil resmi
Ben teşekkür ederim Gökçe Hanım. Kitapta o cümleyi okuyunca durdum ve düşündüm, Livaneli'nin haklılığına içimden alkış tuttum. İlk çıktığı zamanlarda çok kişi tavsiye etmişti ama nedense okumak şimdiye nasip oldu, geç tanışmama üzüldüm açıkçası.
2 sonraki yanıtı göster
ali sahin okurunun profil resmi
Emperyalizmin paylaşım savaşlarında insan hayatlarını hiçe saydığını, savaşlarda paylaşım çıkarları için insanlığın nasıl katledildiğini binlerce kez den öte bir kez daha detaylarıyla , iki seven yüreği nasıl ayırdığını hayatta kalanlar üzerinde savaşın kirli ve acı dolu izlerini çok çarpıcı bir şekilde görüyoruz. Smutra gemisiyle batan insani değerlerde olmuştur. 2. dünya savaşında gizli saklı Almanya dan yana tavır alan Türkiye bu masum insanların katledilmesinde istese de istemese de aktif rol oynamıştır.Smutra gemisi Köstence limanın dan can havliyle naziler den kaçmıştır askeri değil tamamen sivillerden oluşan bu gemi iltica başvuruları maaelesef anlamsızca kabul edilmemiş istanbul a sokulmamıştır imtiyazlı zenginlerin araya girmesi ile bir kaç kodoman gemiden alınmış diğer yüzlerce kişi ölüme terk edilmiştir.. Savaşın tarafı olmayan sivillerin ölüme göz yummak ne adına ne çıkar için olursa olsun insanlık sucudur.Ölenlerin milliyetleri kimlikleri ne olursa olsun devletimizin o insanlara ve yakınlarına karşı insanlık suçu işlemiştir ve bir özür borcu vardır işte bu kitapla savaşların özellikle emperyalist paylaşım savaşlarının kirli iğrenç yüzü budur ..
mithrandir21 okurunun profil resmi
Çok doğru söyledin, şunu fark ettim Serenad olmasaydı bu üzücü olayı çoğu kimse bilmiyor ve saklanıyor olacaktı, yani özür gelmesi gerekirken çoğunluğun bu olaydan haberi yoktu, ben de dahil.
3 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Muhammed Ali Aydoğdu okurunun profil resmi
Devlet kelimesini hep yanlış yerlerde kullanmışsın maalesef. Verilen o yanlış kararları Devletimiz değil ehliyet ve liyakat sahibi olmayan veya ülkemizde karışıklık çıkarmak isteyen kimseler tarafından verilmiştir.
stêrk.. okurunun profil resmi
Bahsettiğiniz life is beautiful filmini bugün izledim kitabı ise çok öncelerden okumuştum.şöyle bir bakmak istedim kitapla filmi bağdaştıran var mı diye :) Biraz geç ama elinize sağlık inceleme için
ali sahin okurunun profil resmi
serenad emperyalizmin acımasız savaş ve katliam koşulları insanlığın yaşadıgı acıları anlatır ülkelerin günlük çıkarlarını insan hayatının nasıl üzerinde tuttugunun belgesidir sumutra gemisi. insanlık bunun gibi bir çok trajedi yi ülkemiz de dahil yaşamıştır ve sömürü düzeni ortadan kaldırılacak güne kadar da olacaktır.
mithrandir21 okurunun profil resmi
Düşünceme göre de bu kaldırı çok çok geç bir zamanda belki kalkar.
budalatuana okurunun profil resmi
ugur abim can abim incelemenin basindan tek tek cevap vericem simdi. ana karakterin guclu kadin oldugu roman okumak istiyosan resat nuri okuyabilirsin. evet bastan sona mesajlarla dolu surekli mesaj verme atif yapma pesinde kostugu icin her boslugu bir gecmis olayla doldurulmus abarti drama. cok farkli derin konulari bir romana sigdirip olaylari basitlestirmis. lutfwn sayfamdaki inceleme yazimi da okuyun ama burada da bahsedeyim. evet tarih hakkinda yogum bilgilere sahip biri degilim yasim itibariyle de cok olay gormedim yalnizca bir iktidara sahidim. ancak devlet dediginiz bireyu degil toplumu dusunur oyle olmak zorundadir. ulkenin akibeti goz onune alinarak hareket edilir. en basiti kitaptan ornek verecek olursam kolay bir karar mi 769 kisilik romanyadan gelen yahudi gemisini ulkeye kabul etmek. tarafsiz kalmaya calistigimiz savas doneminde ingiltereyi almanyayi karsimiza almak. hele ki muhbirlerin casuslarin oldugu bir surecte o gemi turkiyeye kabul edilemezdi. elimizden geleni yapmis ilac gida destegi saglamisiz. iki asik uzerinden anlatim yapip demagoji ile devletinizin savas durumunu gozeterek halkini korumaha calistigi olaya da devlet ayibi diyorsaniz baslayayim sizin milli duygulariniza.
20 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.