Bilim müfredatında herhangi bir tür yaratılışçılığın bulunmasına karşı çıkan biyologlar ve diğerleri ifade özgürlüğüne karşı değildir ve dinsel inancı ortadan kaldırmaya çalışmıyorlar. Onlar yaratılış öykülerinin sadece tarih ya da çağdaş toplum gibi derslerde öğretilmesini kabul edilebilir bulsalar da bu inançların geçerli bilimsel hipotezler olmadığını ve bilim derslerinde yeri olmadığını savunmaktadır.
Maalesef, bilim dersleri almış olsalar da çoğu insanın bilimin ne olduğu ve nasıl işlediğine dair anlayışı çok sınırlıdır.
Oysaki, evrim-yaratılış tartışmasında tam da bu anlayışının çok önemli bir yeri vardır.
Popüler inanan aksine, bilim bir olgular toplamı değil doğal fenomenler hakkında bir anlayış edinim sürecidir Bu süreç, hipotezlerin öne sürüldüğü ve gözlemsel ve deneysel kanıtlarla test edildiği bir süreçtir. Hipotezlerin "kanıtlanması" gibi konuşmaların aksine, bilimcilerin çoğu hipotezlerin mutlak anlamda kanıtlanamayacagı konusunda bilim felsefecileriyle aynı görüştedir. Diğer bir deyişle, bilimciler matematikte olduğu gibi mutlak ve garantili bir kanıt elde edemez. Daha ziyade, var olan verileri o anda en iyi açıklayan hipotez geçici olarak kabul edilir