Bazen en çok satan ve listelerde bir numara olan kitapların fazla abartıldığını düşünürdüm. Delia Owens ile tanışana kadar. Hikaye o kadar güzel işlenmiş ki her satırda o kızın yaşadıklarını hissettim.Henüz 6 yaşında olan, terk edilmiş, yalnızlığa ve açlığa itilmiş Kya'nın hayatta kalma mücadelesi beni derinden etkiledi. Kendi başına bataklık gibi bir yerde kulübede çocukluktan yetişkinliğe uzanan hayat yolculuğu ve azmi takdire şayan. Tüm bataklığı, lagünleri, martıları ve nicelerini gözlemleyerek ilerde adı anılacak bir yazar haline gelmesi, Tate ile aşkı ve Chase ile çıkmazları içinde süregelen bir hayattı onunkisi. Zıpzıp ve Mabel gibi insanların sayısının çoğalması dileğiyle. Aynı zamanda Chase'in cinayeti ile suçlanıp iki ay hapiste yatmasına karşın, önyargılardan uzak bir şekilde kanıt olmaksızın içerden çıkması da gayet başarılı şekilde ele alınmış. Son sayfalar hüzün yüklü ve keşke böyle bitmeseydi diyeceğim türdendi. Velhasıl kelam okumaktan keyif aldığım nadide bir eserdi.