Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Serkan bir yorumu yanıtladı.
Beğenmeme ve başarıyı cezalandırma isteğimizin nedeni ?
Beğenmeme ve başarılı olanı aşağıya çekme hastalığı giderek saplantılı bir hal alıyor... "Ben gelişmiyorsam o da gelişmemeli... Ben bu fikri ondan önce nasıl düşünemedim... Neden o takdir görüyor da ben hak etmeme rağmen göremiyorum.....gibi zihin arkası arızalı düşüncelerin dozu giderek artıyor. Ve bunu düşüneni cezalandırmalıyım, taşlatmalıyım fikri tüm toplumu negatif yönde etkiliyor. Gelişmek, üretmek ve ortaya yeni bir şeyler koymak yerine, yükseleni aşağı çekmek rahatlığı ve konforundan vazgeçmiyoruz. "Yerine bir yeni bir şey koyamadığın hiçbir eleştiri, dinlenesi değildir. " sözünden de hareketle toplumu ve kişileri bu tavra sürükleyen kişilik arızasının arkasında yatan sebep nedir sizce...?
··
8 artı 1'leme
·
6,4bin görüntüleme
Ebrar Gelir okurunun profil resmi
Öne Çıkan Yorum
Benim fikrimce, kişi hep başarılı olmaya alıştırıldığından kaynaklanıyor. Ailesi, çevresi ve toplum tarafından "başarılı olmak zorundasın" dayatması yüzünden kendisinin "en iyi" olması gerektiğini düşünüyor. Bir başkası, bu "en iyi" olma çabasını daha iyi yaparsa, ilk başta kabullenemeyip işi kıskançlık boyutuna götürebiliyor. Ama "başarmanın" ya da "başaramamanın" da insana bir şeyler kattığını düşünen bilinçli birinin kendine daha merhametli yaklaşacağını düşünüyorum.
1 önceki yanıtı göster
Serkan okurunun profil resmi
Ebrar Gelir
Ebrar Gelir
kişinin kendi dengesini bulması açısından bu elzem belki de haklısınız. Başarı bu dozda dayatılmamalı
Çağrı okurunun profil resmi
Eğitim sistemimizin rekabetçi ruhsuzluğu bu arızanın temel nedeni olarak görülebilir. Çocuk yaşta en iyi ve en özel olması gerektiğine inandırılarak bir sınıfa atılan insanlar topluluğu haline geldik. Elbette her çocuk, her insan özeldir fakat bu her alanda en iyi olduğumuz anlamını taşımaz. Çocuklardan beklentilerimiz çok üst seviyede ki bir zamanlar bu çocuklar bizlerdik, şu an ki toplumu oluşturan tüm bireylerdi. Maalesef istisnaları dışarıda tutmakla birlikte aileler, çocukları için en iyisini istemekle çocukları en iyi olsunu istemeyi karıştırmış durumdalar. Bu durum da birazcık sorumluluk sahibi her çocuğu baskı altına alıyor. Bu baskıyı her zaman başarıya dönüştürmek de pek mümkün değil. En basitinden 30 kişilik bir sınıfta okumayı ilk öğrenen çocuğun ödüllendirilmesini seyreden 29 çocuğun çoğunluğu, o ödüle talip olacaktır. Ödülü alan çocuğa tevazuyu, alamayanlara destekçi ve ilerlemeci tutumu öğretmeyen bir eğitim anlayışı içinde çocuklar sadece yarışacaklardır. Çocukluk, ergenlik, ilk gençlik hatta gençlik yılları boyunca sadece yarıştırılmış insanlar elbette her zaman kazanamazlar. Kaybettikleri alanlarda sosyal baskıyı azaltmak ve kendilerini değerli hissetmek için mekanizmalar geliştirmeleri gerekir. Bu mekanizmalar da; bahane bulmak, gelişeni engelleyerek kendi durağanlığını gizlemek, kendine ait olmayanı küçülterek değersizleştirmek, sevileni yok ederek sevilebileceğini ummak gibi eksi çekimli olabiliyor. Çünkü hayatları boyunca başarı ve başarısızlık sınırlarını kendi isteklerine ve yeteneklerine göre çizememiş insanlar, eksik hissettiklerinde eksiltme yoluna gitmekten başka çare bulamazlar. Bu bilinçli bir ürün değildir. Yıllarca eğitimdeki rekabet halinin insanımızı mecbur bıraktığı bir refleksin çok gelişmesinin sonucudur. Dışarıdan bir gözle bakıldığında başkasını küçülmeye çalışan insanlara bile merhamet gözüyle yaklaşılması gerektiğini düşünüyorum. İnsan gerçekten biçare bir varlık. Çoğu insan o kadar fazla zorluğu o kadar yalnız başına yaşıyor ki derinliklerini hiç kimse göremiyor. Aslında birinci sınıfta arkadaşını kıskanıp saçını çeken o küçük çocuklarız hepimiz ama bunun farkında değiliz. O çocuğun hayatındaki zorları bilsek, yaptığı hareketi düzeltmeye çalışırken hepimiz merhametli davranırız. Ona kin beslemek yerine yaptığı yanlışı düzeltmek ve hayatını güzelleştirmek isteriz. Bizler de o yalnız çocuğun farklı varyasyonları olduğumuz için hataya, yanlışa tahammülümüz pek fazla yok. Yine de karşımızdaki insanları da biz gibi görmeye başlarsak belki çoğu zaman iyi niyetimizden vuruluruz ama dünyayı düzeltmek için bir şeyler yaptım huzuruyla yaşarız.
Damla okurunun profil resmi
"Kendi ışığına güvenen, Başkasının parlamasından rahatsızlık duymaz" der Victor Hugo. Bazılarında bunun sebebi"kıskançlık" dediğimiz toksik duyguların olmasıdır. Bunun dışında, bazı ebeveynlerin çocuklarını hep başka çocuklarla kıyaslaması.başkasıyla kıyaslanan çocuk etrafındakilerin yükselmesi ve ilerlemesinden rahatsız olacaktır ve bu tarz durumların yaşanmasına yol açacaktır.
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Habibe okurunun profil resmi
Bu sorunların genel sebebi maneviyat eksikliğinden kaynaklanıyor. Bu tür insanlar narsist kişilik bozukluğuna sahip kişiler, kendilerini diğer insanlardan üstün görürler, kendileri mutlu olmadıkları gibi etrafındaki insanlarda mutsuz olsun isterler. Başarılı olmamaları içinde söz ve eylemleri ile etkilerler.Bu insanlara istediğini vermemek gerekir..
2 önceki yanıtı göster
Serkan okurunun profil resmi
Habibe
Habibe
Mutsuzluktan mutluluk çıkaran her insan dikkat edilmesi gereken potansiyel hastadır bana göre de…
Aynur Karaağaç okurunun profil resmi
Aslında bu duygular insanın benliğinde var. Dünyaya geldiğinde zaten benliğinde olan duygular zamanla çevresel faktörler yüzünden daha da katmerleniyor. Yüksek beklentili ebeveynler, fazlaca şişirilmiş ego kişiyi kendisini en yukarıda görmesine sebep oluyor. İnsan olarak bu dürtülerden kurtulmak neredeyse imkansız. Bu duygular olmasa zaten hepimiz birer melek olurduk. Ama çabalayarak ve sadece kendi içimize yönelerek bu dürtülerden kurtulmasak da en azından dizginleye biliriz. 'Ben kendimden sorumluyum' ilkesiyle yaşayan bir insan bu duyguları bastırdığı miktarda haz almaya başlayacaktır. Onun için de yüksek bir irade gerekli.
Serkan okurunun profil resmi
Çoğuna katılmakla birlikte “ ben kendimden sorumluyum” kısmı biraz bu sorunların toplumda büyümesi ve çoğalmasını kabul etmek demektir bir anlamda. Kişi eğer köşesinde sadece kendiyle ilgilenip bu arızalı davranış şekillerine müdahale etmezse, o uzaktaki defolu tipler gelip kendinden sorumlu bu şahsiyete sıkıntı verme konusunda potansiyel bir tehlike olabilir…:)
1 sonraki yanıtı göster
Asst. Prof. Dr. Bengi Deren okurunun profil resmi
Othello sendromu😂 patolojik kıskançlık.." sadece ben olayım, en iyi ben olayım, herkes sürünsün, ben alkislanayim..." Sebep: çevresel faktörler ( dayatma, mukemmelliyetcilik, kıyas...) Kişisel faktörler: genetik/kalıtsal bozukluk, kendini gerçekleştirememe, nefsi hareket...
Serkan okurunun profil resmi
Okuma derinliği ve kavram zenginliği dedikleri bu olsa gerek 👏
18 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.