Gönderi

Fakat koşullar, temelde dış ticarete bağlı olarak ticarî sermayenin adım adım gücünü artırmasıyla tamamen değişti. Para ekonomisinin yaratılması ve bazı tekellerin gelişmesinin ticarî sermayeye şehir içinde de şehir dışında da sürekli büyüyen bir nüfuz sağlaması, zorunlu olarak geniş çaplı değişikliklere yol açtı. Böylece iç birliği gevşeyen komünün yerini gelişen bir kast sistemine bırakması, hâliyle, giderek artan bir toplumsal menfaat eşitsizliğine yol açtı. İmtiyazlı azınlıklar, cemaatin siyasî güçlerinin merkezileşmesini daha açık bir biçimde zorlarken, karşılıklı düzenleme ve özgür birleşme ilkeleri, yerini yavaş yavaş güç ilkesine bıraktı. Nasıl her çeşit siyasî üstünlük yeni iktisadi tekellerin yaratılmasına, dolayısıyla toplumun en zayıf kesimlerinin daha çok sömürülmesine yol açacaksa, kamu ekonomisinin küçük azınlıklar tarafından her bir istismarı da, kaçınılmaz olarak siyasî baskıya yol açar. Bu iki fenomen her zaman at başı gider. İktidar arzusu her zaman en zayıfı sömürme arzusudur ve her sömürü biçimi de bu arzuya hizmet etmeye zorlanan siyasî bir yapı içinde kendini gösterir. İktidar arzusu nerede ortaya çıkarsa, orada kamu idaresi insanın insana hükmetmesine dönüşür; cemaat ise devlet biçimini alır.
Sayfa 110 - -111 Milli Devletin Doğuşu
·1 alıntı·
39 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.