Şafak vakti uyandım. Penceremin önündeki leylak dalı üzerinde gizlenen yaramaz bir saka kuşunun tatlı sesiyle ötüşü ne kadar ruh okşayıcıydı! Seherin gönlü avutan renkleri gökyüzünü kuşatmaya başlıyorken bütün etraf ümit kadar tatlı, sevda kadar hazin bir güzellik tablosu gösteriyordu. Güneşin gülümseyen ışıkları yavaş yavaş ovalara kadar yayılıyor, her yerde neşeli bir hayat uyandırıyordu. Ah... Benim emellerim, benim sabah ümidim böyle ebediyen karanlık, ebediyen siyah mı kalacaktı?