Ömer Seyfettini çocukken okulda okutuyorlardı; o zamanlardan hatırladığım kadarıyla sanatsal anlatımdan uzak, milli konuları seçen fıkradan bozma hikayeler yazan biriydi benim için. Ama asıl Ömer Seyfettin bambaşka bir adammış. Birkaç satırda insanı o ortama tamamen dahil edebiliyor. Yaptığı eşsiz ve biraz da garip betimlemeler ilgi uyandırıyor. Bir karakterin fiziksel betimlemesini ilk kez bir hikayede bu kadar uzun gördüm. Hugo'nun 50 sayfalık Fantine betimlemesini andırdı.