Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Bir başka önemli konu, "toplumsal cinsiyet eşitliği" sloganı altında kadın ve erkek farkını ortadan kaldırma sistematik projesidir. Kadın ve erkeğin doğuştan gelen anatomik, biyolojik,davranışsal ve başka birçok kendine has farklılığı olduğuna yukarıda değinmiştik. Bu farklılıklar ve beraberinde getirdiği sosyal roller, kadını erkekten üstün ya da erkeği kadından üstün yapan veya onları çeşitli haklardan mahrum bırakan farklılıklar değil, aksine, birer çeşitlilik ve zenginliktir. Birçok tartışma ve anlaşmazlık, kadın ve erkeğin eşit olmamasından değil, aksine, kadınların kadın gibi olmamasından, erkeklerin ise erkek gibi olmamasından kaynaklanıyor. İlişkilerdeki, aile kurumundaki roller ve mesuliyetler arasındaki net çizgiler her geçen gün flulaşıyor. Tüm kadim değerleri alaşağı eden yeni paradigmanın ve ona çanak tutan medyanın yutturduğu yeni erkeklik ve kadınlık kalıpları büyük oranda çoktan benimsenmiş olsa da bu paradigmanın da içindeki birçok kadın, "erkek gibi seven, gerçek ve samimi bir bağ kurabilen, sahiplenen, korkusuz, olgun, sözünün eri, sadık" bir erkeğin yokluğunu hissediyor.Keza erkekler de kadınların bencilliğinden, tutarsızlığından veya hoşnutsuzluğundan yakınıyor. Bunlar basit serzenişler değil.Küresel çapta artan narsisizm ve bireyselleşme, maalesef, birini sevebilmeyi ve onunla bağ kurabilmeyi engelliyor.
·
31 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.