Hz. Ali’nin (ra) şu önemli şözünü hiçbir zaman unutmayalım: “Çocuklarımızı kendi yaşadığımız zamana göre değil, onların yaşadığı zamana göre yetiştirmek durumundayız.” Nesiller birbirinin arkasından
geldikçe şartlar da değişiyor, imtihan araçları da değişiyor, şeytanın
kullandığı silahlar da değişiyor. O silahlara karşı tedbir almadan, o silahlara
karşı savunmanı bulunduğun zamana göre güncellemeden çocuğa bir şey söylediğimizde çocuk, onları hikâye dinler gibi dinliyor. Örneğin, çocuğunuza “Çağrı” filmini izlettirdiğiniz zaman, Hz. Bilâl’in
tablosunu çocuğun dünyasında güncellemeniz gerekir. Çocuğunuzu
karşınıza alıp şunu demelisiniz: “Evladım! O dönemin Ümeyye b. Haleflerinin elinde tahtadan putlar vardı. Onlar; Bilâllerin, Ammârların
karşısına bu tahta putlarla çıkıyorlardı. Ama şimdiki Ümeyye b. Haleflerin
ellerinde tahta putlar yok. Şimdiki Ümeyye b. Halefler başka şeyler kullanıyorlar. O yüzden dikkat et; bu put bazen elindeki telefon, bazen
evindeki televizyon, bazen bir ideoloji olabilir. Put deyince aklına sadece 14
asır önceki putlar gelmesin.” Bunları söylemelisiniz ki bu asrın putlarıyla
mücadele noktasında onlar da gerekli olan şeyi yapmış olsun. Ama biz
bunları sadece hikâye anlatır gibi çocuklarımıza anlatırsak çocuk da “Allah
beni bir gün çölde imtihan edecek, ben de ‘Ahad’ diyeceğim.” diye bekler. Aslında her gün “Ahad” demesi gereken bir zaman ile karşı karşıyadır ama onun zihin dünyasında mesele güncellenmediği için ne zaman ne ile
mücadele etmesi gerektiğini bilemiyor ve sorunlar ortaya çıkıyor.