Gönderi

Resmi Osmanlı söyleminde Kürdistan bir eyaletin, bir idari birimin adıydı. Evliya için ise bu terim, politik ve idari sınırlardan bağımsız, esas olarak etnik bir kategori olarak Kürtleri dile getiriyordu. Evliya, bu terimi çok farklı biçimler de kullanıyordu. Bir keresinde bölgeyi, belki de en iyi şekil de "Kürtlerin, Türkmenlerin ve kayalıkların ülkesi olarak çevrilebilecek "Kürdistan ve Türkmenistan ve sengistan" biçiminde, düşman bir bölge olarak tasvir etmişti. Kuşkusuz bu, kırsal alandaki halkı korkutucu ve kaba görerek küçümseyen eğitimli bir şehirli algılamasıydı. Ne var ki, bir başka bölümde terimin Evliya'nın zihninde tam bir coğrafi tanımlama anlamına geldiği görülüyor: Uçsuz bucaksız bir bölge: 70 gün süren kayalık Kürdistan yolcuğu Erzurum'un kuzeyinden Van, Hakkari, Cizre, Amediye, Musul, Şehrizor ile Harir'e ve Ardalan dan Bağdat, Darna, Dartang ve hatta Basra'ya kadar uzanıyor. Bu yüksek dağlarda yaşayan 6.000 Kürt aşiret ve boyu Arap Irak (sic!) ile Osmanlılar arasında sıkı bir engel oluşturmasaydı, İranlıların Küçük Asya'yı (diyar-i Rum) işgal etmeleri çok daha kolay olurdu (...) Kürdistan'ın uzunluğu kadar genişliği yok. Doğudaki Iran sınırındaki Harir ve Ardalan'dan [batı daki] Şam ve Halep'e genişliği 25 ile 50 günlük mesafe tutuyor. Bu çok geniş bölgede 500 bin misket tüfekli Şafii Müslüman yaşıyor. Hepsi de sapasağlam 776 kale var." Bu pasajda Evliya, koruyucu bir tampon bölge olarak Kürdistan'ın Osmanlı Imparatorluğu için özel önemini vurguluyor.
Sayfa 135 - İletişim Yayınları, Evliya Çelebi Seyahatnamesinde Yansıdığı Kadarıyla 16.ve 17. yüzyıllarda KürtlerKitabı okudu
·
31 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.