Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Istırap molası :((
Her şey beni yoruyor, yormayan şeyler bile. Neşeyle acının tadı, benim için bir. Ne kadar da isterdim bir bahçedeki havuzda, kâğıttan gemilerini yüzdüren bir çocuk olmayı, bir de asma kameriyesi olsun üzerimde.. Hayatla aramda ince bir cam var. Açıkça görmeme ve anlamama rağmen, dokunamıyorum hayata. Hüznümü akıl çerçevesine sığdırmak mı? Akıl yürütmek çaba harcamak anlamına geliyorsa, bu neye yarar ki? Hem zaten, insan üzgünken elini bile oynatamaz. Sıradan hayatın vazgeçmeyi çok istediğim o hareketlerinden bile vazgeçemiyorum. Vazgeçmek çaba istiyor çünkü, bende ise cesaret verecek küçücük bir ruh bile kalmamış. Sık sık, şu arabanın sürücüsü olmadığıma, şu faytonda arabacılık yapmadığıma, herhangi hayalî bir Başkası olmadığıma yanıyorum acı acı, tabii benimkinden başka olan hayatı sırf arzumdan güç alarak, zevk vererek girsin içime ve bunu da başkası olması sayesinde yapabilsin! Bu gerçekleşseydi, rasgele bir şey gibi dehşete düşürmezdi beni hayat. Hayat fikri bir bütün gibi, zihnimin omuzlarını çökertmezdi. Düşlerim saçma birer sığınak, yıldırıma karşı şemsiye açmaktan farkı yok. Öylesine cansız, öylesine acınacak durumdayım; hareketlerden, çaba harcamaktan öylesine uzağım. Kendi benliğimin ne kadar derinine dalarsam dalayım, düşlerdeki tüm yollar beni kaygı dolu düzlüklere çıkarıyor. O kadar sık düş kurduğum halde, ben bile düşleri elimden kaçırdığım boşluklara düşüyorum. O zaman açık seçik görüyorum varlıkları. Sarındığım sis tabakası dağılıyor. Ve gözle görülen tüm sivri köşeler ruhumun etini örseliyor, baktıkça tüm sert şeyler beni yaralıyor, ki sert olduklarını böyle anlıyorum. Nesnelerin görülen bütün ağırlığı, ruhumun içine çöküyor. Hayatım dayak yemekle geçiyor sanki.
·
20 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.