Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Günaydın. Modern çağ böyle işte, her kararımızdan her davranışımızdan ötürü müthiş bir mesuliyet müthiş bir duygu yükü var üzerimizde. Bundandır ki Tanizaki şöyle sorar: "Kalp denen ufacık makine, insanın yükünü nasıl taşıyacak?" Sahi, ufacık kalbimize çok yüklenmiyor muyuz sevgili okur? Hafiflemeli. Var olun.
Cuniçiro Tanizaki
Cuniçiro Tanizaki
-
Sazende Şunkin
Sazende Şunkin
-
Sazende Şunkin
Sazende Şunkin
Çevirmen:
Oğuz Baykara
Oğuz Baykara
- Can Yayınları s.26-28 Oradan ayrılınca üç gün üç gece kuzeye doğru yol aldılar. Geniş bir arazinin ortasından geçerken kulaklarına neşeli bir şarkı sesi geldi. Ceylan derisinden yapılmış urbasının beline sicim kuşak bağlamış bir ihtiyar, tarlaların arasındaki yollara düşen çeltik saplarını toplarken türkü söylüyordu. Konfüçyüs geriye dönerek sordu: “Hey, Şiro! Bu şarkıyı nasıl buldun?” “Üstadımız, bu adamın şarkısı sizinki gibi acıklı değil. Bu türkü, gökyüzünde u çarken şakıyan kuşların sesi gibi geliyor kulağımıza…” “Evet, gerçekten de öyleç... Bilgelerin bilgesi Üstat Tao’nun bir müridi olan bu dede yüz yaşında var; adı da Rinrui... Her yıl bahar gelince tarlalarının arasındaki yollara çıkar, yere düşen pirinç başaklarını toplar... İçinizden biri gidip şu ihtiyarla konuşsun!” Konfüçyüs’ün sözlerini duyar duymaz müritlerden Şiko koşarak tarlanın kıyısına kadar gitti ve ihtiyara seslendi: “Efendim, yere düşen başakları toplarken öyle neşeli şarkılar söylüyorsunuz ki, size hayran olduk! Sanki hiçbir üzüntünüz, kaygınız yok gibi... Gerçekten öyle mi?” İhtiyar hiç oralı olmadı. Başını bile kaldırmadan adım başı gördüğü pirinç saplarını toplayıp şarkı söyleyerek yürümeye devam etti. Fakat Şiko ihtiyarın peşini bırakmadı. Onu adım adım takip ederek konuşmasını sürdürdü. İhtiyar bir an şarkıyı kesti ve keskin bakışlarla Şiko’yu süzdü: “Benim ne üzüntüm olacakmış ki?” “Efendim, zatıâliniz çocukken okumadınız, büyüyünce çalışmadınız; yaşlandınız, ne karınız var ne çoluk çocuğunuz... Şimdi ise bir ayağınız çukurda... Affedersiniz ama, bunun neşelenecek neresi var? Nasıl oluyor da yerlere dökülen pirinç saplarını toplarken bu kadar neşeli olabiliyorsunuz?” Bu sözleri duyan ihtiyar kahkahalarla güldü: “Benim neşe kaynağım olan şeylere çevremde herkes sahip. Ama insanlar sahip olduklarıyla mutlu olmasını bilmiyorlar, aksine mutsuz oluyorlar. Çocukken okumadım, büyüyünce mücadele etmedim, şu yaşıma geldim, ne karım ne de çoluk çocuğum oldu. İşte bu nedenlerden dolayı ölüme çok yaklaştığım şu yaşta bile gördüğünüz gibi hâlâ çok mutluyum...” Şiko ikinci sorusunu sordu: “Bütün insanlar uzun ömür sürmek için can atıyorlar... Herkes ölümü düşününce hüzünleniyor... Siz ölüm duygusunu nasıl oluyor da bu kadar büyük bir sevinçle karşılayabiliyorsunuz?” "Hayat ve ölüm bir gelir bir gider… Burada ölmek, öte âlemde doğmak demektir. Sadece yaşama önem verip deliler gibi mücadele etmenin anlamsız olduğunu biliyorum. Yoktan var olmakla varken yok olmak arasında bence hiçbir fark yok…”
··
3 artı 1'leme
·
325 görüntüleme
W i s s s.. okurunun profil resmi
Hafiflemeli.. 💜🫂🤦‍♀️ .yoktan var olmakla varken yok olmak arasi bocalamadaydim, artık sadece yoklukla vat olucam 💜🙋‍♀️🥰 En büyük destekcim kardeşim 💜💜💜💜💜
tdt okurunun profil resmi
En güzel en güçlü gelecek senin olsun beybim 🙏🏻💐🫂
tdt okurunun profil resmi
@Andromeda00 💖💜
ABİKE okurunun profil resmi
Günaydın 🌸💜
tdt okurunun profil resmi
Günaydın 😎🥰💐
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.