Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Özet Beynin bir şekilde ruhun merkezi olduğuna dair yüzlerce yılda bol miktarda delile ulaştık, ama yirminci yüzyılın ortalarına dek bunun nasıl gerçek olabileceğini hayal etmek imkansızdı. Beynin, sol ve sağ kısımda yer alan ve ilk anatomi uzmanları tarafından renkli isimler verilen farklı, tuhaf şekilli çok sayıda organdan oluştuğu biliniyordu -hipokampus(denizatı),amigdala (badem), buruşuk korteks (kabuk)- ama bunlar ne işe yarıyordu? Yiyecekleri sindirmiyor, kanı temizlemiyorlardı, değil mi? Beyin, Aristoteles'in düşündüğü gibi, bir tür radyatör görevi görerek kanı soğutan bir organ mıydı? Parçalar sinir lifleriyle birbirlerine bağlıydı, yani belki de birbirleriyle bir şekilde iletişim kuruyorlardı. Descartes, bazı sinir liflerinin çan ipleri gibi olduğunu öne sürdü; yani bir ucunu çektiğiniz zaman diğer uçta bir şeyler oluyordu, ama tam olarak ne oluyordu? Bir zilin çalmasının, beyni ve zihni anlamaya bizi yaklaştırdığı söylenemezdi ve kimsenin de daha iyi bir fikri yoktu.(1)
Sayfa 143 - AlfaKitabı okudu
·
20 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.