Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

110 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Uygarlık ve Ölüm: Trajik Bir Aşk Hikayesi
Büyük aşkları anlatan klasiklerden bahsedildiğinde belki de akla ilk gelebilecek kitaplardan birisi olan Paul ile Virginie adlı eserin ilk çevirisi Fransa'daki popülaritesinden ötürü Tanzimat döneminde yapılmıştır. İlk romantik çeviriler arasına girdiğinden Sergüzeşt gibi kitaplarda adı geçmiş, dönem yazarlarımıza ilham kaynağı olmuştur. Aslında yazarın Paul ile Virginie'yi kaleme almadan önce de denemeleri olmuş, ancak 18. yüzyılın Fransa'sında dev yazarların ve düşünsel ağırlıklı yapıtların da öne çıkmasıyla yazdığı eserler pek beğenilmemiştir. En sonunda masalsı bir aşkı kaleme alan bu kitabı ilgiye layık görülmüş ve yazara şöhretini kazandırmıştır. Bu durum karşısında yazarın tepkisi ise, aralarda dinlenmek için yazdığı eserin iki talihsiz ailenin mutluluğa dair görüşlerini aktarmayı amaçladığı ve beklentisinin üstünde ilgiyle karşılandığı bir çalışma olduğudur. Ayrıca, kitabın Daphnis ile Chloe'nin Aşkı'ndan esinlendiğine dair görüşler de mevcuttur. Mutluluk nedir? Ölüm iyi bir şey midir? Sorularına yanıtlar arayan ve bana göre oldukça tatmin edici cevaplar veren kitap en sonunda sevdiğimiz insanı kaybettiğimizde bu tartışmaların hiçbirinin anlamı olmadığını göstermiştir. Bunu söylediğim için yazar bana kızıp o kadar satırı boşa mı yazdık diyecek ama kanımca kitap bir nevi kendini çürütmüştür aslında. Yine de ölüm gerçeğiyle baş edebilmeye dair bir son kısım mevcuttur. Benim kitap hakkında yorumum güzel ve okuması keyifli, yormayan pastoral bir anlatı olduğudur. Klasik eserler gözümüzü korkutabiliyor ama bu kitap içi boş bir kitap olmasa da dayandığı felsefeyi ağır ve yoğun şekilde anlatan tarzda da değildi. hatta çocuklara yönelik yazılmış gibi hissettirdiği yerler oldu. Birisi başlangıç için sorsa çekinmeden bunu önerebilirim. Kitabın başında her şey o kadar tozpembeydi ki masal okuyor zannettim. Bu yapaylık hep böyle sürecek mi derken samimiyetiyle, tasvirleriyle, düşünceleriyle kurtardı kitap kendini. Ruhumun daraldığı, sıkıntılı bir zamanda okumuştum. İyi gelmişti bu kitap bana gerek hikayesiyle gerek verdiği dünya görüşü ve öğütleriyle. Ancak son düzlükte kitap birden felaketlerin, gerçeğin içine düştü. Ophelia'nın ölümü nasıl bir sembol haline geldiyse bu eserdeki ölüm de bende aynı duyguları uyandırdı, yazarın o sahneyi anlatırken bir tablo çizmek istediğini hissettim. Hemen yapmışlar tablosunu zaten Naufrage de Virginie yazınca çıkıyor. Bir romanı bitirdikten sonra resimlerine bakmak huy oldu bende. Tam hayal ettiğim gibi değil ama güzel olmuş. Yayınevleri keşke romanları resimli satışa çıkarsa, inceleme yerine deneme yazmaya başladım yine ama nedense trajik sonla biten filmleri ve kitapları daha çok beğeniyorum. Yazarın bu yönde eğitim görmesinin etkisi var mıdır emin değilim ama tıpkı Balzac'ta oldugu gibi gerçekçiliğe ilgi duyup "Etudes de la nature'" ile ilgili olarak çalışmalar yapması, insanların ruhu ve hayatın anlamına dair düşünceler içermesi ve eserinde tasvirlerin hatrı sayılır yer kaplaması dikkatimi çekti. Biraz akılcı, biraz romantik olma yönüyle de Voltaire"nin eserleriyle benzer buldum. Para avcılığının, köleliğin ve kolonileşmenin revaçta olduğu dönemde kısacası yabani bir dünyada geçen hikaye aslında bu dünyadan bir kaçış, insanların içinde iyilik parçası bulunabileceğine, iyilik ve sevgiyle kötülüklere başkaldırmanın mümkün olup olmadığına dair içeriğe sahiptir. Karakterler Avrupadan kaçarak Hindistana yerleşirler ve kendilerine sığmayacak bir ev bile vermeyen Avrupayı "Barbarlığın ülkesi" olarak görürler. Yeni bir hayat oluştururlar. Eser Rousseau'nun toplum ve doğa arasındaki ilişkiyi kıyasladığı durumdan oluşan ve bireyin tabiat içinde daha mutlu olduğu görüşü dogrultusunda ilerleyen bir akışa sahiptir. Okuduklarım arasında Thoreau'nun Walden'ı veya henüz okumadığım Kipling'in Orman kitabı gibi bunu öne çıkaran daha mütevazi, doğal yaşamı konu edinen kitaplardandır. Duygusallığın yoğun olduğu, doğayla iç içe olan tam çimlerin arasına uzanıp gökyüzüne bakarak okunacak bir kitaptı. Bense gecenin sessizliğinde okumayı seçtim *Yazar ve eser hakkında çeşitli bilgiler için "XIX. Yüzyıl Paul ve Virginie Çevirileri..." başlıklı makaleden yararlandım. - "Nasıl olur da bir kız, giysileri yerine hayatı terk etmeye karar verebilir?" Onlara şöyle cevap verdim: "İnsan çocuğa benzer. Çocuğa bir gül verin. Önce sevinir, hemen sonra onu tanımak ister, yapraklarını inceler, sonra onları birbiri ardına kopartır ve ne zaman ki tamamını tanımıştır, artık bir gülü yoktur. (...) bizleri erdeme götüren ve gözyaşı döktüren daha nice konu, "gerçekler" mi? " (J. H Saint Pierre)
Paul ile Virginie
Paul ile VirginieB. S. Pierre · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20191,645 okunma
·
100 görüntüleme
azra okurunun profil resmi
harika bi inceleme
Hitodama okurunun profil resmi
Teşekkür ederim 🙃
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.