Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

96 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
"Paris'te günlerce havagazlı bir apartman aradı . Championnet Caddesinde buldu aradığını; 9 Nisan 1951 günü dairesine kapandı ve bütün delikleri tıkadıktan sonra gaz musluğunu açtı . Ertesi gün ziyaretine gelen bir dostu, onu mutfakta yerde yatar buldu. " diye anlatıyor Sadık Hidayet'in yakın arkadaşı Bozorg Alevi. Hidayet, Ülkesinin durumu ile kendi içsel karanlığının arasına sıkışıp kalmış. Tek bir ümit kırıntısı bile bulamıyor yaşamında. Hatta eserinde kendisi dışındaki herkesi "ayak takımı" olarak adlandırıyor. Toplumdan , insanlardan bu kadar ayrışmış vaziyette. ( Tabi burada eserdeki kahraman ile Hidayet'i birebir özdeşleştirmek de çok doğru olmaz.) Kafka'dan,Hayyam'dan çok etkilenmiş yazar. Özellikle Hayyam'ın izleri kitap boyunca sıkça kendini bize gösteriyor. Testi figürü, kitaptaki kahramanın Tanrı görüşü, eserde ara ara verilen dörtlükler bütünüyle Hayyam'ın izleri. Kafka, politik huzursuzluk çekerken ; Hidayet içsel bir huzursuzlukla mücadele ediyor. Karamsar ruh yapıları Kafka'yla benzerlik gösteriyor. Yazar eserde hayatın bunalımlarını, karanlık gerçeklerini,monotonluğunu sembollerle ifade eder. Eserde olay ; zamanın ve mekanın dışında gecer. Anlatılan olay anı mı rüya mı yoksa bir sanrı mı okuyucu bunu ayırt etmekte epey zorlanır. Kahraman odadayken bir bakarsınız başka mekandan bir anlatım başlamış. Bu yönüyle anlatılanları takip etmekte,sindirmekte çok kolay olmuyor haliyle. Hatta anlatılan olaylardan herhangi birinden birinin gerçekleşip gerçekleşmediği konusunda bile şüpheye düşüyoruz. Eserde genç kız, yaşlı kambur adam,dadı, kasap, gibi karakterler var. Fakat kitabı okudukça aslında bu kişilerin hepsinin tek bir kişi, anlatıcı olduğu anlaşılıyor. Eserin bütününde Ouroboros'un kısır döngüsü var diyebiliriz. Kişiler, olaylar, anlatılanlar sürekli tekrar edip duruyor. Sürekli geri dönüşler yaşanıyor. Bu dönüşlerde gerçek hayal birbirine tamamen karışıyor. Az önce okumamış mıydım bunu diye düşünüyoruz. Ama bu tekrarlardaki fark her defasında okuyucuyu daha da umutsuzluğa ve karanlığa çekiyor olması. Eserin her sayfasına umutsuzluğun,tükenmişliğin, ruhsal çöküntünün kokusu öyle bir sinmiş ki okurken çok fazla daralıyorsunuz. Şöyle derin derin nefes alası geliyor insanın sayfa aralarında. Beyaz rengi geçtim kitapta umuda ya da hayata dair hiçbir renk yok. Her şey simsiyah. Eğer kitabı okumaya başladığımda kendimi zorlayıp kitabı bitirmemiş olsaydım (hiç yaptığım bir şey değildir ama) muhtemelen kitap yarım kalacaktı. iyi okumalar :)
Kör Baykuş
Kör BaykuşSadık Hidayet · Yapı Kredi Yayınları · 202328,2bin okunma
·
76 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.