Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

144 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Homo homini monstrum
Başlıktaki ifadeyle “insan insanın canavarıdır.” İnsan özünde daima bir anlam arar. Hayatı açıklamaya ve anlamlandırmaya çalışırız. Bu yüzden de mitlere inanır ve mitleri sanatı, dini, gerçeği açıklamak, onunla baş edebilmek için kullanırız. Mitler aracılığıyla her an başımıza kötü şeylerin gelebileceğini varsayar ve korkunç olasılıklardan kurtulmak için de hikayelere sığınırız. Aslında durumun ne olduğu ve bir açıklaması olduğunu söyleyenleri can kulağıyla dinleriz. Maalesef bunun sonucu bizi bir dizi suçlamaya götürür. Suçlama bizi rahatlatır, her şeyin düzeleceğine engel olmaya çalışan bir kötünün var olduğu hikayesini dinlemeye can atarız. Bu kötüyü yenersek kötü giden her şeyin düzeleceğine inanırız. Yazara göre iki tür günah keçisi vardır: biri, ‘bilinçsizce yaratılmış, tutkularımızı ve anlayışsızlığımızı ifade eden, suçlu olduğuna herkesin inandığı günah keçileri; diğeri, suçu kendi üzerlerinden atmak isteyenler tarafından bilinçli olarak yaratılmış günah keçileri.” M.Ö. İnsanlar tüm kötülüklerden kurtulmak, günahlardan arınmak için farklı türlerde hayvanlar kurban etmiş, hatta suçlu gördükleri hayvanları mahkemeye çıkarmışlardır! Orta Çağda tüm evcil hayvanların, evde işlenmiş her türlü suçta suç ortağı olarak muamele görmesi gerektiğini söyleyen eski bir Alman yasası bile vardır. Hayvanlar kendi­lerine karşı işlenmiş bir suç yüzünden de cezalandırılabilmektedir. Bir adam hayvanla ilişkiye girmekle suçlanıyorsa, hem o hem de ilişkiye girdiği hayvan yakılabilmektedir. Yahudilerin her şeyin sorumlusu ilan ettiği keçiyi öldürmeleri ile de “günah keçisi” nosyonu ve ritüeli ortaya çıkmıştır. İlk önce hayvanlara yüklenen “günah” Kralların tahakküm gücünü ve iktidarını korumak için keşfettiği yeni bir yöntemle insana evrilmiştir. İnsan artık en kullanışlı ve halkı iknaya en elverişli kurbandır. Kral yenilgisini paylaşmak için günah keçisini yaratır. Bir “mazlum” keşfeder ve bu mazlum bütün felaketlere neden olmaktadır. Bu mazlum öyle bir noktaya gelir ki, öyle güçlenir ki, -tabii ki fiziksel ve krala eşdeğer iktidar gücü değildir- aslında kralın karşısında güçsüzlüğüyle mutlakiyet kazanır. Düşmanlarına böylesi bir güç atfederek, aslında krallar kendilerini güçlendirir. Düşmanları hakkında bir korku yaratırlar ve bunu kendi güçlerini arttırmak için kullanırlar. Düşmanlarının çok zorlu olduğunu, onların şeytani hareketle­rinin üstesinden gelmek için özel önlemlere ihtiyaç duyuldu­ğunu ileri sürerek, hukukun ve adaletin gereklerini pas geçme gücüne sahiptirler. Böylesi bir durumda normal kurallar uy­gulanamaz. Bu durum tarih boyunca devam etmiştir; 15. yüz­ yılda Katolik Kilisesi'nin cadı avı başlatması, Yahudi soykırımı, George W Bush’un11 Eylül sonrası teröre savaş açıp şüpheli El Kaide teröristleriyle hesaplaşma­ya giriştiğinde, Cenevre Sözleşmesi'nin büyük bir bölümünü ihlal etmesi örnekleri verilebilir. Büyük cadı avları Almanya'da, İsviçre'de, kuzeydoğu Fransa'da ve güney Hollanda'da gerçekleşmiştir. 1580 ile 1650 yılları arasında cadı avı çılgınlığı doruk noktasına ulaşmış, 16. yüzyılda cadılar için yakılan ateşler tüm Fransa'yı sarmıştır. Sayıları on binlerin üzerinde büyücü ve cadı ilan edilen kadınlar asılmış ve azımsanmayacak sayıda kadın da kazıklara bağlanarak diri diri yakılmıştır. McCarthy döneminde de anti-komünist cadı avı başlatılmıştır. Kitapta tüm bu örnekler ayrıntılı bir şekilde aktarılmıştır. Zaten tarih, “insanların birbirinin canavarı” olduğu sayısız örneklerle doludur. “Önce, suçlama vardı. Adem Havva'yı suçladı, Havva yılanı. Biz de o zamandan beri bununla uğraşıyoruz. Hareketlerimi­zin sorumluluğunu kabullenmeyi reddetmek bizim ilk güna­hımız.”
Günah Keçisi
Günah KeçisiCharlie Campbell · İthaki Yayınları · 2020134 okunma
·
374 görüntüleme
Peyami okurunun profil resmi
Gayet kaliteli,açıklayıcı ve derin bir inceleme olmuş kaleminize sağlık.
Farfallina okurunun profil resmi
Teşekkür ederim, bu değerli yorumunuz için 🙏
Nergis okurunun profil resmi
Cadı avı böyle mi ortaya çıkmış. Çok enteresan ☺️
Farfallina okurunun profil resmi
Evet. Bir de “şamar oğlanı” ritüeli hakkında da tarihsel bir bölüm vardı. O da ilginçti☺️
2 sonraki yanıtı göster
•● a l p e r ●• okurunun profil resmi
Çok degerli bir inceleme👌kaleminize saglik keyfle okudum💫
Farfallina okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim, değerli yorumunuz için🙏☺️
Bu yorum görüntülenemiyor
Simge okurunun profil resmi
Sizin İncelemelerinizi okumayı cok seviyorum emeğinize sağlık hep böyle yazın 🌸 paylaştığınız alıntıları keyifle okuyorum ve okuduğunuz kitapları listeme ekliyorum teşekkürler 🥰
Farfallina okurunun profil resmi
Sevilerek, beğenilerek okunuyorsa ne mutlu😌 Alıntıları okuma ve kitapları kaydetmenizde yalnız değilsiniz. Ben de sizi ilgiyle takip ediyorum 🥰
Aksu Bora
Aksu Bora
benim de listemde. İçten yorumunuza çok teşekkür ediyorum 🙏💜🌺
2 sonraki yanıtı göster
Farfallina okurunun profil resmi
“Pratik siyasetin tüm amacı halkı sonsuz sayıda hayal ürünü öcünün tehdidi altında oldukları paniği içinde ya­şatmaktır. Suçlular, göçmenler, bazı devletler: Bunların hepsi sistemin insanları korumaktaki başarısızlığını giz­lemek için kullanılır."(syf.109) H. L. Mencken
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.