Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

İmparatorluğun büyüklüğünün ve halklarıyla inançlarının çeşitliliğinin kaçınılmaz bir sonucu, hukuki çoğulculuktu. Şüphesiz uzak kırsal yerle­şim yerlerindeki köylüler ve aşiret mensupları, işlerini idare ederken ve an­laşmazlıklarım çözerken mahkemelere ya da hükümet görevlilerine baş­vurmaktan çok köy ya da aşiret geleneklerini kullanıyorlardı. Hıristiyanlar ve Yahudiler cemaat içi işlerin hallinde papazların ya da hahamların göze­timi altında belirli bir özerkliğe sahiplerken, Müslümanlar Müslüman mahkemelerine başvuruyorlardı. Toprak mülkiyeti ve vergilendirilmesin­deki feodal uygulamalarda bölgesel farklılıklar da mevcuttu. İmparator­luk, genişleme döneminde, feodal gelenekleri genellikle sonraki Osmanlı hukukuna iliştirilmiş olan, çok sayıda prensliği ve krallığı içine almıştı. Os­manlı hukuk uygulamasına bütünlük kazandıran, sultanın otoritesiydi. İs­ter Müslüman kadılar, ister Hıristiyan papazlar, hahamlar ya da seküler yöneticiler olsun, hukuk gücünü kullananlar, imparatorluktaki tüm yetkenin kendisinden neşet ettiği sultanın onları atamasından dolayı bunu ya­pabiliyorlardı. İmparatorluktaki her kasabanın, İslam hukukunu icra eden ve mahkemesi her dinden kişiye açık olan bir Müslüman kadısı vardı.
Sayfa 10 - Tarih Vakfı Yurt YayınlarıKitabı okudu
·
19 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.