Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

15. yüzyılın sonu ve 16. yüzyı­lın büyük bölümünde, İstanbul'da Fatih Camii'nin bitişiğindeki Sahn-ı Seman (Sekiz Medrese), Osmanlı İmparatorluğu'ndaki dini ve hukuki eğitimin zirvesini teşkil ediyordu. İstanbul'da Süleymaniye Camii'nin bi­tişiğindeki medreseler, külliyenin 1557'de tamamlanmasını izleyen on yıl­larda en itibarlı konumu işgal eder duruma geldiler. Medreselerde müderrislik kariyeri, yetişmiş hukukçuların kadı olarak kariyerlerini devam ettirmelerinin bir alternatifiydi. Bir müderrisin ilk ata­ması, yetersiz desteğe sahip bir taşra medresesine ve az bir maaşla olabi­lirdi, ama bu daha yüksek rütbeli bir medreseye ve nihayetinde İstanbul ya da diğer bir büyük şehirdeki hanedan kurumlarından birine yükseltil­me olasılığı sunmaktaydı.Doğru ilişkiler sayesinde bir müderris mesleğin daha aşağı basamaklarını bütünüyle atlayabilirdi. Medreseler aynı zaman­ da yargının yüksek kademelerine giden bir yoldu. Sultan, İstanbul, Bursa, Edirne ve diğer büyük şehirlerin kadılarını küçük kasaba kadıları arasından değil, aksine önemli medreselerin, özellikle de Sahn-ı Seman 'ın hocaları arasından atamaktaydı.
Sayfa 13 - Tarih Vakfı Yurt YayınlarıKitabı okudu
·
13 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.