Spoiler içerebilir.
Bu meşhur seri için böyle bir uyarı absürd kaçsa da gerekli olduğunu düşünüyorum. Seriye 2018' de başladığımda hiç spoiler yememiştim. Belki ben gibi insanlar vardır.
Çoğu okur için Harry Potter serisi çocukluğunun güzel bir hatırası. Filmlerinin, kitaplarının çıkmasını hevesle bekledikleri bir dünya. Benim içinse durum biraz farklı. Çünkü çok geç tanıştım.
İsmi ne kadar aşinaysa hakkında bildiklerim o kadar azdı. Onunla büyümemiştim. Sonradan merak edip ilk iki filme biraz bakmış olsam da pek beğenmeyip bırakmıştım. Yetişkinken aynı etkiyi oluşturmuyor herhalde diye düşünmüştüm. Oysa tamamen yanılmışım. Birileri (ne kadar teşekkür etsem az) sayesinde ilk kitaba şans verdiğimde resmen kendimi kaptırdım. Hatırlamadığım filmler okuduğum sayfalar arasında kaybolup gitti. Hayal dünyam filmle kısıtlanmadığı için kendi dünyamı inşa ettim. (Bu yüzden olsa gerek filmlere bir türlü ısınamayışım.)
Evet benim için bir dönüm noktasıydı bu seri. Çünkü gerçekten kitap okumanın ne demek olduğunu anladım. Okumayı hep seviyordum, okuma alışkanlığımı çok önceden kazanmıştım. Ama bu kadar çok, aralıksız okuyabildiğimi, sınırlarımı böylesine zorlayabildiğimi bilmiyordum. Üstelik en şaşırtıcı olan bir kitabı sıkılmadan tekrar tekrar okuyabilmem. Genelde bir kez okurum. (Seriyi dört kez bitirdiğime inanamıyorum.)
Neden bu kadar güçlü peki?
Çünkü büyük bir kurgusu ve mesajı var. 1.kitaptan 7.kitaba kadar çözmemiz gereken, bizi meraklandıran bir bilmece. (Kitap isimlerine bayılıyorum.) Yazar bu gizemleri diyaloglara özenle yerleştirmiş. Düz bir maceradan ibaret de değil. Harika dersler veriyor; sevginin gücü gibi. İçinde büyüme var. Her kitapla birlikte çocukluğu, ergenliği, yetişkinliği fark ediyoruz. Kabullenme var. Hatalar var. Pişmanlıklar var. Snape'in o müthiş griliği. Dumbledore'un bilgeliğinin altındaki zaafları. Karakterlerle rahatça empati kurabiliyorsun. Olaylarla empati kurabiliyorsun Çünkü çok bizden. Çok insani.Fazlasıyla gerçekçi. Arkadaşlıklar arasındaki kıskançlıklar örneğin. İlerledikçe artan o karanlık hava, 4.kitabın sonlarından itibaren olan mücadele incelikle işlenmiş.
Güçlü çünkü evinde hissediyorsun. O rutinler, ödevler, yemekler, kişiler, maceralar ve bunların sürekli tekrarı seni o dünyaya daha çok bağlıyor. Her yıl okula yeniden gidiyorsun. O arkadaşlarla yeniden görüşüyorsun. O ortama yeniden giriyorsun. Dezavantaj gibi görünen bu aşinalıklar aslında serinin gücünü artırıyor.
Güçlü, çünkü nefis bir hayal gücü var. Anlatım da bunun baharatı. Çok orjinal ifadeler var. Daha önce rastlamadığım bir fantastik evren bu. Yazarı cidden tebrik ediyorum. Hortkuluklar fikri büyüleyici, yadigarlar fikri büyüleyici. Tom ve Harry arasındaki bağ, onların seçimleri... Bunları yazar çok iyi aktarmış. Harry Potter'ın bir kahraman olarak mükemmel olmaması en sevdiğim özelliklerden biri. Hatta kitapta mükemmel karakter olmaması mükemmel.
Eksiklikleri var mı? Elbette var. Hatta benim için en büyük eksiklik Slytherin öğrencilerinden bir kişinin bile iyi olmaması, D.O.' ya girmemesi. Luna gibi aykırı bir kişilik oluşturulabilirdi örneğin, bütüncüllüğü korumak için. Gryfindor'da Peter gibi biri varsa Slytherin'de de iyi birileri olabilirdi. Mantık hatası olan yerler var. Edebi olarak doyurucu sayılmaz. Fakat bunların hiçbiri gölge düşürmüyor görkemine. Çünkü hissettirdikleri daha fazla.
Ünü kesinlikle anlaşılır. İyi ki okumuşum diyorum. Dünyanın sadece içinde yaşadığımız gerçeklerden ibaret olmayıp hayal dünyasıyla da dolup taşması ne hoş.
Çevirmenlere ayrıca teşekkür ediyorum. Bence çok iyi iş çıkarmışlar.
Bu incelemeyi de seriye koca bir teşekkür olarak yazıyorum.