Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Darwinistler veya Yaratılışçılar değil bir basamak daha üstü
Darwinistlerle yaratılışa inananlar arasında pek çok ortak nokta var. Ne var ki biz bunları uzun süredir birbirine taban tabana zıt ve birbirini dışlayan iki görüş olarak gördük. Aslında, insanın konumuyla ilgili olarak ikisi de aynı temel görüşü savunuyor. Yaratılışçılar, insanın maymundan gelmiş, maymunla akraba bir tür olarak düşünülmesini Tanrı'ya ve insana yapılmış bir hakaret sayıyorlar. Davanın özü de işte burada yatı yor. İnsanın yeryüzünde de gökyüzünde de özel bir yeri vardır. Tanrı'nın suretine göre yaratılmıştır o. Her şeyin üstündedir. Onu hayvanlarla aynı düzleme koymak, hakarettir. Kısacası, insan bütün diğer yaşam biçimlerinden üstündür. Darwinistler de bunlara çok benzeyen bir iddiada bulunurlar. Buna göre insan evrimin en üst noktasında, doruğunda yer alır. Evrim merdiveninin en yüksek basamağı, en yüksek yaşam biçimidir insan. Öteki yaşam biçimlerinden niteliksel olarak farklıdır. Dili vardır. Öteki yaşam biçimleri çoğunlukla kendi türlerine özgü davranışlara ve genetik olarak sabit eylem kalıplarına bağlıyken, insan davranışı tecrübe ve öğrenmeyle değişebilir, sabit değildir. İnsan çevresini değiştirebilir, ama öteki yaşam biçimleri en iyi ihtimalle ancak uyum sağlayabilirler. Kısacası, insan bütün diğer yaşam biçimlerinden üstündür. Birinci inanış türü kaynağını dinden alır. İkincisi ise üniversitelerin, bilimin ve “inançsızların alanına girer. Bizler de bu yollardan ya birini ya ötekini izleriz. Ama, bir basamak daha yukarı çıkıp her iki teoriye de eleştirel bir gözle ve tarihsel bağlamları dışında bakacak olursak, insanın hiçbir zaman kendisine bitaraf bakmadığını açıkça görürüz. Đster evrim teorisi olsun, ister yaratılış inancı, her ikisinde de insan en yüce varlıktır. Yeryüzündeki en yüksek yaşam biçimidir o. Bu inanç sistemlerinin ikisinde de insanın konumuna meydan okuyacak hiçbir güç yok. İkisi de yaşamı ve bütün diğer yaşayan varlıkları, organik olanla organik olmayanın yan yana ve bir arada varoluşu biçiminde ele almıyor. Yeryüzü, güneş sistemi ve evren, açık, durmadan değişen, sıralamaya ve önceliğe yer vermeyen bir sistem olarak düşünülmüyor. Durmadan sürüp giden, maddeye ve kozmosa şekil ve şekilsizlik veren o sürecin, o sonsuz ve ebedi hareketin pek bilincine varılmıyor. Hiçbir şey bir başka şeyden daha önemli değildir. Entropi yasaları bile enerjinin hem kendi içinde değişebilirliğini hem de sürekli sabitliğini doğruladığı halde, biz her şeyi düzenleyip duruyoruz. En önemsizinden en önemlisine kadar çevremizdeki her şeyi kategorilere ayırıyor, her şeyi öncelik sırasına göre diziyoruz. Kendi kendisine madalya takan bir general gibi biz de kendimize her şeyden daha önemli bir konum veriyoruz. Hayat kavramımız totaliter.
·
27 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.