Gönderi

384 syf.
9/10 puan verdi
·
8 günde okudu
İnsan beğendiği kitapların incelemesini yazarken daha çok zorlanıyor. Gerçekten bu incelemeye defalarca kez başlayıp defalarca kez de sildim. Yorgunluğumdan da olabilir düşüncelerimi toparlayamamam tabii belki ancak gerçek anlamda bayıldığım bir eser oldu. Beni şaşırtan, yazarın hayal gücüne hayran kalmamı sağlayan o kadar ok kısım vardı ki, bazılarını da not aldım hatta burada paylaşacağım, o nedenle bir miktar spoiler içerebilir, şimdiden uyarmış olayım. Öncelikle genel bir giriş yapalım. Okuduğum şey aslında feminist bir distopya. Distopya okumayı çok severim zaten, kötü de olsa paralel evrenler her zaman ilgimi çekmiştir ancak bir de feminizmle karışınca, okuması acayip keyifli bir şey çıkmış karşımıza. Aslında kadınların kişisel olarak hiçbir değerinin olmadığı, sadece üreme ve temizlikçi ya da mutfakla ilgilenen parçalarına önem verildiği bir yer düşünün... Hayır burası Arabistan değil.d Ve kadınlar kast sistemine benzer bir sistemle ayrılmışlar, buna uygun kıyafetleri ve görevleri var. Damızlık kızlar var, bir üzerinde Martha'lar var ve bu sistemin en üstünde yine değeri kocasıyla ölçülen 'Komutanların Eşleri' var. Bir kadının, bir insanın sadece eşiyle var olabilmesi, kendi başına insan olarak sayılmaması çok üzücü geliyor bana. Ayrıca bu sisteme dayanabilecek insan sayısı çok olmadığı için kadınların kendilerini öldürebilecekleri/zarar verebilecekleri her şeyi uzaklaştırmışlar. Çünkü diğer okuduğum distopyalardan farklı olarak bu dünya, ayrı bir dünya olarak kurulmuyor. Her şey normal, şu anda yaşadığımız gibiyken ABD başkanına yapılan suikastle her şey değişiyor. Önce yavaş yavaş değişikliklerle, sonrasında özellikle kadınların her şeylerini alarak sistemi değiştiriyorlar. Bu çok hoşuma gitmişti çünkü okuduğum çoğu romanda zaten o düzen o şekilde kurulmuş ve bütün dünyada o şekilde işlemekteydi. Ancak bir düzeni tamamen yıkıp dünyanın sadece belli bir bölgesinde böyle bir düzen kurulan bir kitaba ilk defa rastlıyorum. Kitapta Duvar'a aleme ibret olsun diye öldürülen bedenler asılır ve yüzleri kapalı bir şekilde orada sergilenir. Üzerlerine de neden asıldıklarına dair semboller çizilir. Mesela bir bölümde Duvar'da beyaz önlüklü insanların olduğundan ve üzerlerine çizilmiş fetüs sembollerinden bahseder. Bu doktorlar zamanında kürtaj yaptığından dolayı asılmışlardır çünkü doğum çok kutsal bir şeydir. Hatta kadınlar toplanır, kiliselerdeki gibi doğacak her çocuk için kendilerinden geçerek ayinler yapılır. Bunu engelleyen veya engellemeye çalışan herhangi bir insan ölümü hak edecek kadar kötü bir şey yapmıştır. Ben açıkçası yasal sınırlar içerisinde çocuğun bakılamayacaksa hiç dünyaya gelmemesi taraftarıyım, ya da ömrü boyunca sizin genleriniz yüzünden bir hastalığa sahip olup acı çekecekse. O nedenle bu kısım tam bir distopyaydı benim için. Özellikle kadınlar okumalı, hep okumalı. Bu düzende de amaç sorgulamadan direkt uyum sağlayan kadınlar olduğundan dolayı kadınların hiçbir şey okumalarına izin verilmez, kadınlar üremek veya yemek yapıp etrafı temizlemekle ilgilenmelilerdir sadece. Öyle ki, kadınların o şartlarda okuyabileceği tek şey, yastık kılıfında yazan tek kelimelik yazılardır. Çok komik ama böylesine bir distopyada bile kadınlar için rahim kanseri için yapılan smear testleri zorunludur. HPV aşısı 2007 yılında geliştirildi, bu roman 1985'te yayımlandı. Eminim ki sevgili yazarımızın zamanında HPV aşısı olsaydı, bu distopyada kadınlar ve erkekler için zorunlu tutulurdu. Bir distopyanın bile bu konuda bizim ülkemizden ileri seviyede olması üzücü bir durum. Kadınlar, minimalist yaşama teşvik edilir. Eski eşyalar toparlanıp yağmalanıp kaldırılmıştır. Maddi şeylere tutunmak yerine manevi yönün geliştirilmesi öğütlenir. Tecav*zün kadının suçu olduğunu anlatan bir bölüm bile var. Bu konuda çok fazla şey yazmak istemiyorum, bizim insanımıza o kadar da uzak bir düşünce değil çünkü, ve bu gerçekten sinir bozucu bir şey, gerçekten rezillik. Kadınların isimlerinin bile söylenmesine izin verilmiyor. Kim, hangi erkek size sahipse o anda, onun ismiyle anılıyorsunuz. Mesela baş karakterimiz gibi, evdeki Komutan'ın adı Fred, bu nedenle damızlık kızlar Fred'inki olarak çağırılıyor. Gerçek bir feminist sanırım o dünyada kafayı yerdi. "Warrenınki ne doğuracak acaba? Bir bebek mi, hepimizin umduğu gibi, yoksa başka bir şey, iğne başlı ya da köpek burunlu ya da iki bedenli ya da delik kalpli ya da kolsuz ya da perdeli el veya ayaklı bir Gayri-Bebek mi? Hiç belli olmaz. Bir zamanlar söyleyebiliyorlardı, makinelerin yardımıyla, ama şimdi bu yasadışı. Hem bilinse ne olacaktı? Aldıramazsınız ki; ne olursa olsun doğuma kadar taşınmalı." Tıbbın ve bilimsel gelişmelerin önemini de bir o kadar güzel anlatan bir kitap olmuş. Gerçek anlamda bayıldığım bir kitap oldu. Yazarın üslubu özellikle çok güzel, çevirisi de çok güzel yapılmış. Yazarın üslubundan aslında şair de olduğunu çıkarabiliyorsunuz, sözcükler ok güzel yerleştirilmiş, hatta bazen kafiye de var. Gerçekten çok çok sevdim ve yazarın diğer kitaplarıyla da tanışmak için sabırsızlanıyorum. Buraya kadar okuduysanız çok teşekkür ederim. Herkese iyi okumalar.
Damızlık Kızın Öyküsü
Damızlık Kızın ÖyküsüMargaret Atwood · Doğan Kitap · 201911,1bin okunma
·
40 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.