Dilin belli bir topluluğun kişileri arasında bir anlaşma aracı olduğu yadsınamaz bir gerçektir;
ama eksiksiz bir anlaşma aracı olmaktan çok uzak kaldığı da aynı ölçüde yadsınmaz bir gerçektir. Nedenini biliyoruz: dil, toplumsal bir varlık olmakla birlikte, gerçekleşmelerinin her birinde öncelikle sözdür, yani bireyseldir, bireysel bir istem eylemidir her zaman. Bunun sonucu olarak, sözcükler somut anlamlarını dilde değil, sözde, yer aldıkları özel bütün içinde kazanırlar.