Uzun zamandır kitapları sayısı için okuyordum. Çok fazla okumaya değer kitap var ve hepsini okuyacak bı ömür yok. Bu yüzden içeriğini kendime katmadan okuyup geçiyordum. Okuduğum kişisel gelişim kitapları bile etkisiz kaldı benim için. Bu kitabın başında aşk ve deha için bı bölüm vardı. Duygulara mantık girdiği zaman saf hisler yok oluyor. Bu selde boğulma riskini almayanlar kendi sınırları içinde yaşayıp giderler. Bu ana fikre sahip o sayfalar beni etkiledi. Ve neden kitap okuduğumu anlamami sağladı. Aşk duygusunu sadece bağımlılık ve biyolojik olarak tanımlardim( Sigmund Freud dan sonra) fakat gerçek bı aşığın mektuplarından bana yazılar bu satırlar daha fazlası olduğunu gösterdi.