Bugün uzaklıkları daha iyi kestirebiliyorum artık. Önceleri, güzel olan her şeyi ele geçirmeye can attığım için, hoşlandığım her nesneye gözü dönmüşçesine saldırıveriyordum. O güzel şey kimi zaman çok uzağımda çıkıyor, kimi zaman da bir karış ötedeyken bir adım ötede gibi görünüyordu. Ne yazık ki dikenler eksik olmuyordu aradan! Bu bana bir ders oldu. Kendi kendime, bütünüyle kendi kafamdan, ilk özdeyişimi uydurdum: Dikenden canı yanan çalıya yaklaşmaz. Ben yaşta birinden beklenemeyecek kadar güzel, değil mi ama?