Küçük yaştaki oğlunun ölümü ve karısından ayrılması sebebiyle akli dengesini yitiren, en sonunda da evinin yıkımını durdurmak için polisle çatışmaya giren bir adamın öyküsü. Kitap o kadar gerçekçi, o kadar iyi kurgulanmış ki... George abiyle birlikte sanki karşılıklı bira içiyordum, sanki onunla birlikte akşamları dışarı çıkıp geziyordum... Kitap sıkıcı mı? Evet. Ama George abinin hayatı aşırı sıkıcı olduğu için sıkıcı :D
BUNDAN SONRASI SPOILER!!!
Hikayeyi etkili yapan şey, George abinin kendi kendine konuşması, ve hayatını batıracak hamlelerde bulunurken (oğlunu temsil eden sesin) "George, ne yapıyorsun?" diye sorabilmesiydi. Bu sayede olayların, düşüncelerin aslında önemsiz olduğunu ve George'un intiharı çoktan kafaya koyduğunu anlıyorduk. George etrafındaki insanlara hep davranışlarıyla ilgili mantıklı açıklamalar yapar, karşısındakiler bu açıklamaların salaklığı karşısında "iyi ama neden?" diye sorar.. Oysa George'un tüm cümleleri manipülasyondur. Zaten işin sonunda intihara çoktan karar vermiştir. İntihar edeceğini anlayan tek karakterse ona bombaları satan zenciydi. George'u dinledikten sonra "sen intiharı çoktan kafana koymuşsun, ve sana bunun için yardım etmeyeceğim" demişti. Bu anlatım tarzı benim ana karakterle özdeşleşmemi sağladı ve finalde onun yaşadığı üzüntüyü bana da yaşattı... DEDEM YİNE DÖKTÜRMÜŞ. OKUYUN OKUTTURUN(Sevemezseniz sıkılabilirsiniz ama)