Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

481 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Kavuşamayan roman karakterleri deyince aklıma hep Maria Puder ve Raif Efendi gelirdi ilk. Ta ki Serenad'ı okuyana kadar. Nadia ve Maximilian'ın farklı ülkelerin iktidar politikalarına, güç savaşlarına kurban edilen aşk hikayeleri o kadar etkileyiciydi ki... Uzun bir süre etkisinden kurtulabileceğimi sanmıyorum. Kitabı okurken üstünden daha yüz yıl bile geçmemiş dünya vahşetlerini, ve bunların ne kadar çabuk unutulduğunu düşünüyorsunuz. Çağdaş dünya tarihinde kronolojik sırayla ve neden sonuç ilişkisiyle anlatılıp geçilen olaylar... Oysa her birinde ne kadar çok insan hiyakesi saklı. Hiç bir zaman gerçekleşemeyecek hayaller, umutlar, acılar, çığlıklar, korkular, gözyaşları... Bize bunları bu kadar çabuk unutturan, sürekli yenilerine şahit olduğumuz dünya skandalları mı acaba? Öyle ya şu anda da ne büyük insanlık suçlarının tanıklarıyız her birimiz. Yaşadığımız dünya için bu hep böyle olmuş. Maximilian'ın dediği gibi "Hiçbir iktidar masum değildir. Bütün iktidarlar öyle ya da böyle birinin katilidir." İktidar savaşları hep var olacağına göre; katiller ve bu katillerin sebep olacağı insan ölümleri de hep var olacak demektir. Sonuna yüz, bin, milyon eklenerek sadece bir sayıyla ifade edilen insan ölümleri... Onları birer sayı olmaktan kurtarıp, hikayelerini gün yüzüne çıkarmaksa yazarlara düşüyor ki, bir yazar için ne büyük bir tarihi görev, ne onurlu bir duruş. Çünkü Livaneli'nin romanda söylediği gibi " Ancak hikayesi anlatılan insanlar var oluyor." Yine de savaşların olmadığı bir dünya temennisiyle bitirmek istiyorum sözlerimi. "Politik gerçeklere karşı, entelektüel iyimserlik." Keyifli okumalar :)
Serenad
SerenadZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2020137bin okunma
·
82 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.