Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Manastırın gerçeklikle bağları ne kadar zayıfsa, Kato­lik kilisesi de gerçeklerden bir o kadar uzaktı. Anlaşılma­sı güç öğretileri, trigonometri, pantolonunuzu ütülemek­te ne kadar işinize yarayabilirse, günlük hayatla ancak o kadar ilişkilendirilebiliyordu. Büyü gibi son derece sınırlı bir sistemdi, fakat sanrıların sıradışı berraklığı dışında kendi içinde tutarlıydı da. Katoliklik iyi davranışlarda bu­lunmaktan çok, buhurdanlıktaki kömürü kor halde tut­mak ya da manastırdaki bir sonraki elli yılınızı nasıl ge­çireceğinizi düşünmekle ilgiliydi. Yardımseverlikten çok mumların yanması önemliydi. Dindar ve yüreksizdik, de­diğimiz dedik ve cimriydik, son derece arı yaşıyorduk ve birer pagandık. Kilisenin öğreti sisteminde, çılgınca bir kesinlik vardı, tıpkı Everest Dağı'nın yüksekliğini 8, 882 metre olarak veren o coğrafya ders kitapları gibi ya da dünyanın köhne bir yerinde bir trenin saat 11.30'da kal­kacağını bildiren bir zaman çizelgesi gibi. Matematiksel hesaplamaları kusursuz olan bir ruh çözümlemesini anımsatıyordu, fakat sizi bir binanın otuzuncu katındaki pencere kenarında gezdiriyordu. Kimileri için bu, yazın kuramının mantıklı bir tanımını oluşturabilir.
·
59 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.