Çocukluğumda oyun havasına benzeyen üç kırık havayı her dinlediğimde burnumun direğini sızlatırdı. Birisi Halime Kız, diğeri İp Attım Ucu Kaldı, öbürü de Kozan Dağı… Dinlerken parmaklarınız şıklamaya, omuzlarınız oynamaya başlar ama birden bir hüzün çöker ellerinize, ayaklarınıza, omuzlarınıza, parmaklarınıza… Bu kez oynadığını düşündüğünüz hareketleriniz bir ağlayışa, bir haykırışa, bir tezekküre ve tefekküre dönüşür. Omuzlarınız düşer, parmaklarınız ağlar, gözleriniz akar.