Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

17. yüzyılda, karısı âmâ* olan filozof William Molyneux, dostu John Locke'dan şu sorunun yanıtını bulmasını istemişti: "Doğuştan kör bir adamın, şimdi yetişkin olduğunu ve eliyle dokunmak suretiyle küreyi küpten ayırt edebildiğini varsayalım. Bu şahıs görme yeteneğini kazandıktan sonra, elleriyle dokunmadan hangisinin küp hangisinin küre olduğunu söyleyebilir mi?" Locke 1690'da yazdığı Concerning Human Understanding (İnsanın Anlama Yeteneği Üzerine) adlı denemesinde bu konuyu işler ve cevabın hayır olduğunu söyler. 1709'da, A New Theory of Vision'da (Yeni Bir Görme Kuramı) bu sorunu daha ayrıntılı inceleyen George Berkeley, dokunma dünyasıyla görme dünyası arasında organik bir bağlantı olmadığını, böyle bir bağlantının ancak deneyimle kurulabileceğini ileri sürdü.
Sayfa 117 - YKY, 4. Baskı, Şubat 2021. *kör
·
120 görüntüleme
Hildegard okurunun profil resmi
Bundan yirmi yıl sonra bu konuda bir deney yapma im­kanı doğdu. 1728'de lngiliz cerrah William Cheselden, do­ğuştan kör olan onüç yaşındaki bir çocuğun gözlerindeki kataraktları aldı. Çocuk, çok genç ve zeki olmasına karşılık ameliyattan sonra en basit görsel algılarda bile büyük zor­luklar çekti. Mesafe kavramı oluşmamıştı. Mekan ve bü­yüklük kavramları yoktu. Özellikle çizimler ve tablolar, görüntülerin iki boyutlu temsili onu şaşkına çeviriyordu. Ber­keley'in tahmin ettiği gibi, ancak zaman içinde ve görsel deneyimleriyle dokunma deneyimleri arasında bağlantı ku­rarak gördüklerine bir anlam verebildi. Cheselden'in ameli­yatından bu yana geçen iki yüz elli yıl içinde birçok hasta aynı sorunla karşılaştı. Hemen hepsi Locke'ın sözünü ettiği şaşkınlığı ve sersemliği yaşadılar.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.