Fikret Dağlı Yalnızlık, insanın iç dünyasında dolaşan , zamanla ve yavaşça çoğalan bir gölge gibidir. Bu gölge , bazen sessizlikle , bazen de kalabalıklar arasında gizlice yankılanan bir fısıltıyla kendini hissettirir. Yalnızlık , insanın kendi varlığıyla baş başa kaldığı , düşüncelerin , duyguların ve anıların içsel bir yolculuğa dönüştüğü bir süreçtir. Bu yolculuk , bazen hüzünlü bir melodi gibi gelir kulağa bazen de içsel bir savaşın ortasına atar insanı.
Roma'nımız , yalnızlığı merkezine alarak insanın karmaşık duygusal labirentlerinde bir yolculuğa çıkarıyor..
.
Profesör ile yalnızlığa atıyoruz ilk adımlarımızı , kelimelerin ahengi eşliğinde , tanıdık dokunuşlarda, bilinmezliğin sahnesinde, gerçekte ise ne olduğunun hatırlatılması için tanıklara ihtiyaç duyarak ilerliyoruz. Her Şeyini kaybetmiş bir ihtiyar ne yaparsa profesör de onu yapıyor ve bizi de o kaybetmişliğin içine alıp götürüyor... Ama en güzeli de yalnızlığı ne kadar benimsemiş olursak olalım , o yalnızlığa ara verip ,yalnızlığımızı da paylaşmamız gerekliliğiydi. İşte o soru ; Yalnızlık paylaşıla bilirmiydi ¿ İsa ile kesişti yolları bu yalnızlık serüveninde . Hazinli anlarıyla, sorgulatan ve düşündüren dokunuşlarıyla ,Profesör Adem ile İsa'nın okuyucusuna katacak çook şeyi var.
Yalnızlık biten bir yolculuğun, yeni bir başlangıcı , bu başlangıç sonrası varılması gereken bir durak aramak ve geçmişe tutunarak yaşamak!...
Işıklar yolumuzu aydınlatsın Etkisinden çıkamayacağınız bir kalem ve kurgu, bir okadar da yol gösterici kitabımız tavsiyemdir arkadaşlar #fadiktavsiyesi