Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

687 syf.
10/10 puan verdi
·
39 günde okudu
Olmak istediğimiz kişi ile olduğumuz kişi arasındaki mücadele..
Yaşamının her evresini sefaletle geçiren yazarın kumar sorunu vardı ve biriken borçlarını kapatmak için kitap yazmak zorundaydı. Toplumsal olaylar konusunda sessiz kalmak istemez, reform isteyen halkın yanında olmayı tercih ederdi. Bunun üzerine Rusya'nın Avrupa ülkelerine nazaran hiç gelişmediğini düşünen bir grup aydın yeni bir reform hareketi başlatmak istedi ve bu gruba Dostoyevski de katıldı. Fakat Rus Çarı 1. Nikolay bu duruma sessiz kalmadı ve kendisine karşı yürütülen bu propaganda hareketini engellemek için aydın grubunu tutuklattı. Tutuklanan yazar ve diğer aydınlar 8 aylık süreçte sorguya çekildi ve sonuç olarak haklarında idam kararı çıktı. 1849 yılının aralık ayında bir gün Rusya'nın başkenti St. Petersburg'da 21 siyasal mahkum 2 dizi olarak sıralanmış duruyordu. Alanın orta yerine bir sehpa kurulmuştu, sehpanın üzerinde duran polis müdürü elindeki kağıttan karşısında iki sıra duran adamların adlarını okuyor, her kelimeden sonra "idam" diyordu. Sırasını tedirginlikle bekleyen adamlardan biri yanındaki arkadaşının kulağına fısıldadı "imkansız! bizi öldürmeyi kafalarına koymuş olamazlar". Arkadaşı karşılık olarak başıyla sehpanın yanında duran ve üzerine büyükçe bir örtü çekilmiş tabutları işaret etti. İkinci sıradakiler sehpaya çıkarıldı, direklere bağlandı ve başlarına yüzlerini örten birer çuval geçirildi. Yanındaki arkadaşının kulağına bir şeyler fısıldayan genç adam son umudun da sönüp gittiğini hissetmişti. Belki de 5 dakikadan fazla ömrü kalmamıştı. Üzerine güneşin yansıdığı karşı kilisenin kubbesine baktı ve birden bu ışıklar kendisine çok uzaklardan, biraz sonra kendisinin de gideceği bir yerden geliyormuş gibi geldi. İdam mangasına gereken komut verilinceye kadar böyle anlarda geçmesi gereken zamandan daha uzun bir zaman geçti, gözleri pek iyi görmeyen genç adam olup bitenlerin farkında değildi. Birden at sırtında bir subay meydanda belirivermişti. Elindeki beyaz mendili sallayarak yaklaşıyordu. Dörtnala sehpanın yanına kadar vardı, Çarın emrini getirdi. Ölüm cezaları 4 yıl Sibirya'da zorunlu hizmet cezasına çevrildi, sadece biri hariç. O da tamamen affedildi. Genç adam sıfırın altında 20 derecede sırtında sadece bir gömlekle ölümü beklediği bu 20 dakikayı ölünceye kadar bir daha unutmayacaktı. Bu genç adamın adı Fyodor Dostoyevski'ydi. Dostoyevski son dakika kurtulmuştu idamdan ve gerçek hayatında burun buruna geldiği ölüm karşısında düşündüklerini Suç ve Ceza kitabında Raskonikov'un gözünden şöyle açıklıyordu: "Yüksek ve sert bir kayalıkta ancak iki ayağın sığabileceği dar bir çıkıntıda, dört yanım uçurumlar, okyanuslar, sonsuz bir gece, sonsuz bir yalnızlık ve hiç bitmeyecek fırtınayla sarılmış durumda yaşamak zorunda olsam ve bütün ömrümce, bin yıl boyunca, hatta sonsuza kadar o bir karış toprakta durmam gerekse de o şekilde yaşamak; şu anda bir yarım saat içinde ölecek olmaktan çok daha iyidir." İçinde yaşadığı topluma uyumsuzluk, çaresizlik ve köşeye sıkışmışlık hissiyle boğuşan Raskolnikov'un yaşadığı gelgitler ve kendi makalesindeki gibi olağanüstü insanlardan olmadığını farketmesiyle artık hayattan hiç bir beklentisi kalmamıştır. Sanılanın aksine Raskolnikov işlediği cinayetlerden dolayı vicdan azabı veya pişmanlık duymaz. Hissettiği şey hayal kırıklığıdır. Olmak istediğimiz kişi ile olduğumuz kişi arasındaki mücadeleyi hepimiz veriyoruz. Raskolnikov da olmak istediğimiz kişinin kendi tabiatına uygun olmadığını farkeder. Bu buhrandan çıkış ya intihar ya da suçunu itiraftır. Neva nehri üstündeki köprüde saatlerce suya atlamayı düşünerek dalmasına rağmen bunu yapamaz. Ama bu şekilde yaşayamaz da ve şu soruyu sorar: "Yalnızca ölümden korktuğu için yaşayabilir mi insan?" Kitabın son kısmında yine de ölüm korkusu ağır basıyor ve Raskolnikov suçunu itiraf ediyor. Ancak Sibirya günlerinde hayattan kopmuş bir yaşayan ölüyle karşılaşıyoruz. Bu noktada kitaptan bağımsız olarak büyüklerimizin ettiği ve önemini yeni kavradığım bir dua aklıma geliyor. "Allah'ım yardımını ve rahmetini bizlerden esirgeme, bizlere yaşama sevinci ver..." John Steinbeck'in Cennetin Doğusu kitabını okuduktan sonra çok çok sevmeme rağmen 9 puan vermiştim çünkü hiçbir kitaba 10 vermem diye düşünüyordum. Ta ki bunu okuyana kadar
Suç ve Ceza
Suç ve CezaFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022159,4bin okunma
·
91 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.