İslam dünyası, bin yıldır inanç merkezli bilgi anlayışını benimseyen, akıl yerine nakli, yani Tanrı kelamı olan kutsal sözü, vahiyi esas alan, bunun dışındaki her arayışı kâfirlik sayarak reddeden bir çizgi üzerinde ilerliyor. Bu olgu dikkate alınmadan, yani bağlamından koparıldığında İslamcı hareket ve iktidarların izlediği siyasetleri ve birçok uygulamasını tam olarak kavramak mümkün olmuyor. Foucault'un dediği gibi; bağlamı olmayan gerçeklik yoktur.