Her gün dört saat boyunca istanbul iki yanımdan akıyor, ben saydam bir kutu içinde
Đstanbul'un ortasından akıyorum. Ama birbirimize değmiyoruz. Sise içinde ırmağa atılmıs bir
mektup gibiyim. Hem ırmağın içindeyim, hem ona bir katkım yok. Hem diyeceğim bir seyler
var sisenin içinde kapanmıs, hem ırmağın bunlardan haberi yok ve olmayacak. Hem ırmak
beni bir yerden bir yere götürüyor, hem gittiğimiz yönü ben sapta-yamıyorum. Hem ırmak
bana dokunmuyor, hem ben ırmağa dokunamıyorum. Birbirimize değmiyoruz.