Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Roman gerçek hayatla bu denli örtüştüğüne göre, vurguladığı değerler de bir dereceye kadar gerçek hayatınkilerle aynıdır ama kadınların değer yargılarının diğer cinsin yarattıklarından çoğu kez farklı olduğu da gün gibi ortadadır; bu, doğal olarak böyledir. Yine de, baskın olanlar eril değerlerdir. Kabaca söylemek gerekirse, futbol ve spor 'önemli'dir, buna karşın modaya karşı duyulan hayranlık ya da giysi satın almak 'bayağı’ şeylerdir. Bütün bu değerler kaçınılmaz olarak gerçek hayattan kurmaca edebiyata taşınır. Bu önemli bir kitaptır, diye varsayar eleştirmen, çünkü konusu savaşla ilgili... Bu kitap beş para etmez, çünkü misafir odasındaki kadınların duygularını irdeliyor... Dolayısıyla, bir savaş alanı sahnesi, bir mağazadaki sahneden daha önemlidir. Değer yargıları arasındaki bu farklılıklar, her yerde ve çoğu kez çok daha sinsice bir şekilde karşımıza çıkar. O yüzden de, eğer yazarı bir kadın ise, erken on dokuzuncu yüzyılda yazılmış olan bir romanın tüm yapısının doğru yolundan hafifçe sapmış ve berrak görüşlerini dışsal bir otoriteye boyun eğerek değiştirmek zorunda kalmış bir zihin tarafından kaleme alındığını söyleyebiliriz. O eski ve bellekten silinmiş romanlara bir göz gezdirerek ve onların nasıl bir ses tonuyla yazıldığına kulak vererek, yazarın bir eleştiriyle karşı karşıya kalıp kalmadığını da tahmin edebilmeniz mümkündür, zira yazar bazı yerlerde düşmanca, bazı yerlerde ise uzlaşmacı bir ton kullanmıştır. 'Ben sadece bir kadınım' dediğinde kabullenici, 'bir erkek kadar iyiyim' dediği vakit ise başkaldırıcıdır.
29 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.