Basının görevi bir ağızdan çıkan sözün dünyanın her yanına dağıtmaktır. Baskı altında olmadığı dönemlerde basının edebiyata ve halk eğitimine pek çok yararlı etkileri olur.
( S:55)
Osmanlı'dan 21.Yüzyıla Basın Tarihi 'ın ıryadından başladım incelemeye
Batının Rönesans'a temel oluşturan "Kitap Kütlürü'ne ek olarak geliştirdiği "Gazete Kültürü", bizde ise çağdaşlaşmanın ve fikir oluşturan düşünürlerimizin temel aracı olmuştur.
Toplumumuzun gelişme süreci ve geleceğe yönelişi konusunda sağlıklı bir değerlendirme için basın tarihimize -gazeteci anıları yerine bu açıdan bakmak gerekir. Kitabımız bu amaçla hazırlanmıştır.
Frenkler çalışıyorlar, geceyi gündüze katıyorlar, biz gündüzü geceye katmak istiyoruz. Vatanseverlik bizde öylesine yerleşmiş ki Türkçe söylediğimiz 'Armut piş ağzıma düş ' atasözünü hemen hemen gerçek yerine koymuş gibi gülüyoruz. Ayıp, ayıp. Ülkemiz dünyanın pazar yeri ve ürünlerimize her tarafın gereksinmesi tartışılmaz iken biz niçin ihtiyaçlarımızın büyük kısımını hattâ tamamını Avrupa'dan getirmeğe muhtaç olalım. Ve ülkemize gelen Frenkleri ürünlerimizi aldıkları ve taşıdıkları için kendimizi üstün ve yüksek görelim. Bu bizim için alçalma değil midir?"
Ilk Türk Pozitivisti Beşir Fuat , 1887'de ülkedeki kitap eksikliğini şöyle anlatıyordu:
"Bir Avrupalı öğrenci ulum ve fünuna ait yeterli bilgi aradı mı, sade ekmek peynirle yaşayacak kadar fakir de olsa, milyonlarca kitabı içeren kitapliklara gidip çalışabilir. Bizde ise kitap yok. Olanlar da çok pahalı, almaya servet yetmez.".( S:85)