"Zirâ bu zevâl vaktiydi... Zevâl, aczin eşiğine yüz süren insan düşüncesiydi. Hiçliği idrâke zorlayan muazzam bir ikazdı. Çok zaman, insan, varlıkla yokluk arasında mekik dokuyan şuur çizgisinde, boğazında düğümlenen bir hıçkırıkla karşılaşırdı. Dünya bir yerlere, insanlar bir yerlere gitmekte, zaman, simsiyah gecenin çanlarını çalmaya hazırlanmaktaydı. Her ân, bizden bir şeyler alıp götürmekte ve yerinde, ne ile doldurulacağı bilinmeyen boşlukları bırakmaktaydı."