Hatta kendilerine bu şekilde hakim olmayı deneyenler için bile benliklerine sahip oldukları süre öyle kısıtlıdır ki!
Yirmi yedi yaşına kadar yazgı hakkında fazla düşünmeden sürüklenir ve hayata bir yön verme isteği duymaya başladığımızda bizi sürükleyen çarklara artık takılmış oluruz. Ömrün üçte biri uykuda geçer; düzenli işler, giyinmek, yemek yemek, sindirmek, dünya mecburiyetleri, iş mecburiyetleri, rahatsızlıklar, hastalıklar üstün bir yaşam için ne az vakit bırakırlar!
Yürünür, yürünür; günler birbirini izler ve insan varoluşunu daha berrak görmeye başladığında artık yaşlanmıştır. İnsanları nereye götürdüğünü bilen ve günah çıkarma, ruhları yönetme sayesinde pratik psikolojinin en derin sırlarına vakıf olan, büyük kukla sürüsü için geniş bir yol çizen, tökezleyen zayıfları destekleyen ve kilise olmasa ahlaki açıdan hayvan düzeyine inecek veya orada kalacak bu kalabalığı hissedilir ölçüde tekdüze bir yolda iterek yürüten Katolik Kilisesi'nin o mucizevi gücü buradan kaynaklanmaktadır.