Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Nejdet Sançar'ın Ölümü "Türkçülük Cephesi En İyi Savaşan Tümenini Kaybediyor" Atsız, nihayet Türk Tarihi'ni eline almıştır ama Adile Ayda'ya yazdığı mektuptan iki gün sonra kardeşi Nejdet Sançar'ın ölümü onu can evinden vurmuştur. 21 Şubat 1975 Cuma günü saat 14 sularında bir kalp krizi geçiren Sançar, hastaneye kaldırılmışsa da kurtarılamamış, 22 Şubat sabahı arka arkaya gelen krizler sonucu saat 05.55'te vefat etmiştir (Ötüken 135, Mart 1975:6-7). Ötüken dergisinin Mart 1975 sayısında Atsız'ın kısa bir yazısı vardır: "Nejdet Sançar (1910-1975)". Yazı şu paragrafla başlar: "Nejdet Sançar öldü demek, Türkçülük cephesi en iyi savaşan tümenini kaybetti demektir. Bu boşluğu ve ön saftakilerin yıpranmışlığından doğan açığı ikinci, üçüncü sırada hedefe doğru yürüyenler dolduracak, yürüyüşe bir an bile ara verilmeyecektir." (s. 3). 01 Temmuz 1975'te kardeşi için yazdığı şiir ise "Nejdet Sançar'a Ağıt" başlığını taşır ve Ötüken'in Temmuz 1975 sayısında yayımlanır: Bütün ömrünce onun tuttuğu yol Buzlu bir dağ, kavuran bir çöldü. Nice haksızlığa, kin darbesine, Feleğin kahrına yalnız güldü. Tüketip Türklük için varlığını En metin ruh ile sessiz öldü. Boşanma Davası-Atsız'ın Ses Kaydı-Yine "Türk Tarihi" Hakkında 24 Mart 1975 tarihinde Atsız'ın bir duruşması daha vardır. Fakat bu seferki bir boşanma davasıdır. 19 Nisan 1974 tarihinde Turan Kekevi'ye yazdığı mektupta “Almanya için dâvayı açtım. Epeyi oldu." diyordu. Kastettiği dava, eşi Bedriye Hanım'dan ayrılma davasıdır. 29 Nisan 1975'te Turan Kekevi'ye yazdığı mektupta şöyle diyor: "24 Mart tarihli celsede mahkeme boşanmamıza karar verdiği için çok memnunum. Şimdi bunun temyiz süresini beklemek, kesinleşmesini beklemek lâzım. Onun için de 6-7 ay lâzım." (Hacaloğlu 2016: 304, 346). 31 Mart 1975'te Süleyman Demirel'in başbakanlığında bir koalisyon hükümeti kuruldu. Adalet Partisi, Millî Selâmet Partisi, Cumhuriyetçi Güven Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi'nden oluşan koalisyon, kamuoyunda Birinci Milliyetçi Cephe Hükümeti olarak anıldı. 21 Nisan 1975 tarihinde Reha Oğuz Türkkan, Atsız'ı Bostancı'daki evinde ziyaret eder. 1944 hadiselerinden ve tabutluklardan bahsederler. Reha Oğuz, konuşmaları banta alır. Bu kayıt, Atsız'dan bugüne kalan tek ses kaydıdır. Youtube'da da bulunup dinlenebilir. Kardeşi Nejdet Sançar'ın vefatının verdiği derin üzüntüye rağmen Atsız'ın, Türk Tarihi kitabı üzerinde çalışmaya devam ettiğini Adile Ayda'ya yazdığı 12 Mayıs 1975 tarihli mektuptan anlıyoruz (Ayda 1988: 87). 20 Mayıs'ta Muzaffer Eriş'e yazdığı mektupta da şöyle diyor: "Ben Türk Tarihi'ne aralıksız çalışıyorum ama bir yıldan önce basıma veremem. Sağlıksal durumum arada bir beni sıkmasa daha da çok çalışabilirim. Fakat her zaman bir ârıza çıkıyor. Bakalım." (Hacaloğlu 2013: 350). 11 Haziran 1975'te Refet Körüklü'ye, 08 Eylül 1975'te Turan Kekevi'ye, 26 Ekim 1975'te İsmail Hakkı Gökhun'a yazdığı mektuplarda da Türk Tarihi'nden bahseder: "Ben fırsat buldukça Türk Tarihi ile meşgul oluyorum. Bu gidişle bitmesi için benim 10 yıl daha yaşamam lâzım. Bakalım Erik Yanaklı (Bu tabiri Atsız, "Tanrı" için kullanıyor.) izin verecek mi?" (Hacaloğlu 2013: 352). "Bu Ötüken, benim çok zamanımı alarak Türk Tarihi üzerindeki çalışmama engel oluyor. Çalışmam çok yavaş ilerliyor." (Hacaloğlu 2013: 361). "Ben bugünden ümidimi kestiğim için, yarına çalışmak üzere Türk Tarihi'ne tekrar başladım. Azrail hergelesinden fırsat bulursam, memlekete büyük bir hizmet yapmış olacağım." (Hacaloğlu 2013: 370). 1975 yılının Ağustos veya Eylül ayında, Atsız'ın Yolların Sonu kitabının dördüncü baskısı, Kasım ayında ise Türk Tarihinde Meseleler kitabının yeni baskısı yapılır. Fırsat buldukça Türk Tarihi ile uğraşan Atsız 1975 yılının Kasım ayında bir doktorun kanser şüphesi üzerine sekiz gün boyunca doktorlara taşınır, çeşitli muayenelerden geçer. Sonunda kanser olmadığı anlaşılır (Hacaloğlu 2013: 375). Atsız 1975 Aralığı başında, Türk Ansiklopedisi'ne yazdığı "Mete" maddesini bitirmiş ve ansiklopedinin o sıralardaki yöneticisi Yılmaz Öztuna'ya yollamıştır (Hacaloğlu 2013: 380). 28 Kasım 1975'te Gökhun'a yazdığı mektupta yine Türk Tarihi'nden bahsetmektedir. Kanser şüphesi üzerine sekiz gün muayenelerle uğraştığını ve buna çok üzüldüğünü belirttikten sonra "Türk Tarihi'ni bitiremeyeceğim diye çok sıkıldım. Çünkü o işin mühim bir millî hizmet olacağına eminim." diyor (Hacaldğlu 2013: 379). Ve Atsız Türk Tarihi diye diye ölüme doğru gidiyor.
·
118 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.