Gönderi

Ey sefillerin zavallı düşüncesi! Ne yazık! Bu karanlıklarda insan ruhunun yardımına kimse gelmeyecek mi? Onun kaderi zekayı, kurtarıcıyı, başı kartala benzeyen kanatlı atın o muhteşem süvarisini, iki kanadının arasında gökten inen şafak renkli savaşçıyı, geleceğin ışıklar saçan sövalyesini sonsuza dek beklemek midir? Durmadan boşuna bir çabayla idealin o ışıklı mızrağına mı seslenecektir? Uçurumun derinliğinde Kötülük'ün tüyler ürperterek yaklaştığını duymak ve çamurlu suların altında o zorbanın başının, köpük çiğneyen o ağzın, pençelerin, kabarmaların, halkaların o kıvrılan dalgalanmalarının giderek kendisine doğru geldiklerini görür gibi olmaya mahkum mu edilmiştir? Orada kollarını bükerek, titreyerek, karanlıklarda çırılçıplak bekleyen bembeyaz tenli Andromeda gibi umutsuz, ışıksız, kalmış bir halde canavarın yaklaştığını sezinleyerek beklemek zorunda mıdır?
·
8 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.