Duygu, düşünce ve davranışlarımızda etkin olan beden parçasını bulmak isteyen insanoğlu İ.Ö. bin 700 yıllarında, duygusal etkilenmelerdeki çarpıntı ve göğüste sıkıntı yakınmalarına bakarak, kalbi seçmiş ve mumyalama sırasında beyinle birlikte bütün iç organları dışarı çıkardıkları halde kalbi yerinde bırakmıştır. Bunu yapan Mısırlıların inanışına göre kalp, tekrar ya- şama döneceğine inandıkları ölenin, canlandığında kendini tanımasını, eski gücüne ve kimliğine kavuşmasını sağlayacak parçamızdır.
Mısır'da bulunan aynı döneme ait bir papirüste ise beyin yaralanması geçiren insanların düşünce ve davranışlarında belirgin düzeyde bozulma olduğu, bu nedenle duygu ve düşünce- lerin oluştuğu bölümün beyin olması gerektiği anlatılmaktadır.
Bu iki karşıt düşünce binlerce yıl etkinliğini sürdürmüş ve davranışlarımızın yönetiminde etken aygıt olarak, düşünürlerin bir kısmı kalbi, bir kısmı beyni göstermiştir.