Kur'an kıssaları mitolojidir!Caner Taslaman bu kitabı Mustafa Öztürk ve Fazlurrahman gibi tarihselcilik ekolünü savunan ilahiyatçılara verip veriştirmek için yazmış. Taslaman kitabında Kur'an'da geçen kıssaların mitoloji değil yaşanmış gerçek olaylar ve lafızlarının direkt Allah'tan geldiğini iddia etmektedir. Bir de tarihselciliğe Müşriklerin esatiru'l evvelin (eskilerin masalları) sözünü giydirmiştir.
Oysa Taslaman bilmiyor ki Kur'an ne kadar anakronik yanlışlıklar ve İsrailiyyat kökenli Yahudi mitolojileri barındırıyor...
Bir örnek vermek gerekirse Kasas Suresi'ndeki 76. Ayet'te "Karun, Musa'nın halkından birisiydi. Halkına karşı azgınlaştı. Ona öyle hazineler vermiştik ki, onların anahtarlarını güçlü bir topluluk zor taşıyordu. Halkı ona: "Şımarma! Allah şımaranları sevmez." demişti." denmektedir.
Ancak tarihsel gerçeklikte Karun denen adam M.Ö. 500'lü yıllarda yaşayan Lidya Kralı Karun'dur. (Kroisos) Musa ise M.Ö. 1200'lü yıllarda yaşamıştır. Yani Karun ne Musa kavminden ne de Musa döneminde yaşamıştır. O halde neden Karun ile Musa peygamber beraber anılmaktadır? Hemen açıklayayım. Lidya Kralı Karun döneminde madencilik, altıncılık ve hazinecilik çok gelişmişti. Onun döneminde tam bir maddi refah durumu vardı. Hatta ilk madeni para Lidyalı Karun döneminde icat edilip basılmıştır. Ancak Karun halkının arasında bunca refah ve mülkiyet durumuna rağmen mutlu olamayan ve nankör biri olarak anılır ve Karun gibi zengin olmak diye bir darb-ı mesel türer. Daha sonra Pers İmparatorluğu Anadolu topraklarına gözünü dikerek Karun'un Lidyası'na savaş açmıştır ve Karun bu Thymbra Savaşı'nda (M.Ö. 547) yenilir ve esir düşer. Karun'un devasa hazinelerine ise Persliler el koyar. Tam da bu sıralarda Babil Kralı Nebukednezar(Buhtunnasr) zulmune uğrayıp Kudüs'ten(Yeruşalayim) Babil'e sürgün edilen Yahudiler, Pers Kralı Kiros'un Babil Krallığı'na son vermesi sayesinde özgürlüklerine kavuşurlar ve anavatanları olan Kudüs'e dönmeleri sağlanır. İşte tam da Pers Kralı Kiros'a sempati duyan Yahudiler, Pers Kralı Kiros'un en büyük düşmanı olarak Karun hakkında lanetleyici ifadeler kullanmaya başlarlar. Hatta tam da o dönemlerde hahamlar tarafından Tevrat yazılır ve Karun'un Musa döneminde yaşadığı ve Musa'nın mucizelerini reddedip şımarıklık ettiği için helâke uğrayıp Şeol âleminde azap gördüğünden bahsetmektedirler. Yani Yahudiler Lidya Kralı Karun'un hazineleriyle birlikte Persliler tarafından yenilip esir düşmesini Tanrı tarafından helâk olmak şeklinde sembolize edip ciddi bir alegoriye imza atarlar.
Yani demem o ki, Taslaman Bey'in demesi gibi Kur'an ahlaki anlamda mesaj vermek isteyen kıssa nasıl mitoloji olabilir. Bu Tanrı'dandır diyor ama kendisi bilmiyor ki çok malda mülkte kibir yapmanın sonucunu hatırlatan Kasas Suresi'ndeki bu ayet bile bir Yahudi mitolojisidir ve daha sonra Arapların arasında yayılarak Kur'an'a geçmiştir. Bu yüzden Mustafa Öztürk'ün Kur'an'da tarihselcilik anlayışıyla ilgili görüşlerini destekliyorum.