Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

YARIDA KALAN EDEBİYAT TARİHİ Atsız'ın dil, tarih ve edebiyat çalışmaları iç içe geçmiştir. Daha 1933-1934 yıllarında Orhun dergisinde yayımlamaya başladığı Köktürk ve Uygur dönemlerine ait metinlerin aktarmaları, aynı zamanda edebiyat tarihini de ilgilendirmektedir. Bitirme tezine dayanan ve yine Orhun dergisinde yayımlanan Edirneli Nazmî'nin eseriyle ilgili inceleme de edebiyat tarihine girer. Böylece Atsız'ın daha 1930'larda bir Türk Edebiyatı Tarihi yazma projesine başladığını düşünebiliriz. Türk Edebiyatı Tarihi: Türk Edebiyatı Tarihi'nin birinci baskısı 1940 yılında Aylı Kurt yayınları arasında çıkmıştır. Üç formalık ilk baskı "Karahanlılar devri edebiyatında” kalmıştır (Akün 1991: 90). Eserin ilk baskısı Türkiye kütüphanelerinde yoktur. İkinci baskı 1943'te yapılmıştır; 76 sayfadır. Aylı Kurt yayınlarının büyük boy dizisinin üçüncü kitabı olarak çıkan ikinci baskının kapağında, eser adının altında "En Eski Çağlardan Başlıyarak Büyük Selçüklülerin Sonuna Kadar" ibaresi vardır. Eserin ana başlıkları şunlardır: I-Edebiyat ve Edebiyat Tarihi (s.12), II-İslamiyet'ten Önce Türk Tarihi (s. 2-7), III-İslamiyet'ten Önce Türk Medeniyeti (s. 7-9), IV-İslamiyet'ten Önce Türk Destanı (s. 9-32), V-İslamiyet'ten Önce Türk Edebiyatı (s. 3253), VI-Karahanlılar Çağında Türk Edebiyatı (s. 53-69), VII-Selçüklüler Çağında Türk Edebiyatı (s. 69-76). “İslamiyet'ten Önce Türk Tarihi” başlıklı ikinci bölümde Atsız, “Anayurt, Türk Irkı, Sakalar, Kunlar, Siyenpiler, Aparlar"ı kısaca, "Gök Türkler” ile “Dokuz Oğuz-On Uygurlar”ı uzunca anlatır. “İslamiyet'ten Önce Türk Medeniyeti” başlıklı üçüncü bölümde “Din, Devlet, Aile” kurumlarıyla “Yaşayış, ahlâk ve âdetler” kısaca verilir. Eserin ayrıntılı bölümlerinden biri, IV. bölüm olan "İslamiyet'ten Önce Türk Destanı" bölümüdür. Adından da anlaşılacağı üzere Atsız, İslamiyet'ten önceki Türk destanını bir bütün olarak görür: “İslamiyet'ten önceki Türk destanı bugünkü bilgimize göre, birbirinin devamı olan altı bölümden ibarettir. Bunlar Türk tarihinin gidişine uygun olarak şunlardır: 1-Yaratılış destanı. 2-Saka destanı. 3-Kun-Oğuz destanı. 4-Siyenpi destanı. 5-Gök Türk destanı. 6-Uygur destanı." (Atsız 1943. 10). Yaratılış destanı olarak Atsız, 19. yüzyılda Altay Türklerinden derlenen metni esas almıştır. Saka destanı iki parça kabul edilir: Alp Er Tunga ve Şu. Alp Er Tunga parçası, Atsız tarafından Şehnâme'den çıkarılmış, bu eserdeki Afrasiyab ile ilgili olaylar, Saka destanının Alp Er Tunga parçası olarak alınmıştır. Bu görüş ve uygulama, Atsız'ın Türk destanı hakkındaki özgün tutumlarından biridir. Şu parçası ise Dîvânu Lugâti't-Türk'ten alınmıştır. Kun-Oğuz destanı olarak hem İslamiyet'ten önceki şekil (Uygur harfli Oğuz Kağan Destanı), hem de İslamiyet'ten sonraki şekil (Nuh tufanından Oğuz'un oğullarına kadarki Reşideddin rivayeti) alınmıştır. Siyenpi destanı, Çin kaynaklarında geçen bir Siyenpi yabgusuyla ilgili kısa bir parçadır. Gök Türk destanı olarak Atsız, hem 7. yüzyıl Çin kaynaklarında bulunan Bozkurt destanıyla ilgili iki değişkeyi (varyantı) hem de 13. yüzyılda tespit edilen Ergene Kon Destanı'nı kabul etmiş ve onların metinlerini vermiştir. Dokuz Oğuz-Uygur destanı, Atsıza göre üç parçadır: “Türeyiş, Manihaizmin kabulü, göç”. Türeyiş parçası, Çin kaynaklarından, Manihaizmin kabulü parçası Uygur harfli Türkçe bir metinden alınmıştır. Göç parçasının hem Çin kaynaklarındaki şekli hem de Acem kaynaklarındaki şekli verilmiştir. Bir ders kitabı olarak düşünülen bu eserde Atsız, parçaları aldığı kaynakları ve bu kaynaklardan metinleri oluştururken uyguladığı usulleri belirtmiyor. Ancak metinler, sağlam ve akıcı bir Türkçeyle verilmiş, her destanın sonunda da Atsız bazı özgün açıklamalarda bulunmuştur. "İslamiyet'ten Önce Türk Edebiyatı” başlıklı V. bölüm de uzun tutulmuştur. Bu bölümü Atsız üçe ayırır: "1Kunlar çağına ait siyasî mektup tercümeleri ve bir Kun türküsünün tercümesi; 2-Gök Türkler çağına ait mezar taşları ve büyükler adına dikilmiş yazıtlar; 3-Dokuz Oğuz-Uygurlar çağına ait kitabeler ve kitaplar." (Atsız 1943: 32). “Kunlar Çağında Türk Edebiyatı” bölümünde Atsız, Motun'un ve bir başka Hun yöneticisinin Çin hükümdarlarına Çince yazmış oldukları mektupların Türkçesini verir. Çin kaynaklarında kaydedilmiş bir Hun türküsünün Türkçesi de bu bölümde yer alır. Çin kaynaklarındaki Çince türkünün, Türk şiir kalıplarıyla benzerliğini ortaya koyan Atsız, ilk mısraın Kök Türkçedeki şeklini de tasarlar. "Gök Türkler Çağında Türk Edebiyatı" bölümünde Atsız, Kök Türk yazısını anlattıktan ve Kök Türkçenin özelliklerini maddeler hâlinde belirttikten sonra Köktürk harfli şu metinlere yer verir: Uyug-Turan Yazıtı: Dönemin diliyle özgün metin ve bugünkü dile aktarma. Bilge Tonyukuk Yazıtı: Baştan küçük bir kısım dönemin dili ve bugünkü dile aktarma ile. Metnin tamamının bugünkü dile aktarması. dönemin dili ve bugünkü Kül Tigin Yazıtı: Baştan küçük bir kısım dile aktarma ile. Metnin tamamının bugünkü dile aktarması. Anıtları edebî açıdan değerlendirip yorumlar da yapan Atsız, özellikle bu metinlerdeki mübalağadan uzak "realist" yaklaşım üzerinde durmuştur (Atsız 1943: 50-51). "Uygurlar Çağında Türk Edebiyatı" bölümünde Moyunçur Kağan yazıtı ve Uygur yazısı hakkında kısa bilgi verildikten sonra Bögü Kağan'ın Maniheizm'i kabul edişine ait metinden küçük bir parça özgün diliyle ve bugünkü Türkçeye aktarmasıyla verilmiştir. "Karahanlılar Çağında Türk Edebiyatı” bölümünde, 10. yüzyıldaki Türk lehçeleri, Türklerin İslamiyet'i kabul etmesi, Karahanlılar devleti ve medeniyeti hakkında bilgi verildikten sonra bu dönem edebiyatının dört nev'e bölündüğü belirtilir: "Destanî edebiyat, halk edebiyatı, dinî edebiyat, klâsik edebiyat" (Atsız 1943: 58). Atsız, Er Manas'ı Karahanlılar döneminde "putperestlikle çarpışan Müslüman Türk kahramanları"ndan biri veya bu kahramanların "timsali" kabul eder ve destanın "11-12 nci asırlar arasında Yedisu havalisinde teşekkül " ettiğini düşünür. Bu sebeple Manas destanını Karahanlılar dönemi destani edebiyatının bir ürünü olarak ele alır ve çok kısa bir özetini verir. Dîvânu Lugâti't-Türk'teki dörtlükleri ve atasözlerini Atsız, Karahanlılar dönemi halk edebiyatı örnekleri olarak eserine almıştır. Dîvân'daki şiirleri vezin, tür, kafiye ve nazım şekli bakımlarından inceledikten sonra seçtiği örneklere geçer. Şiirleri önce özgün diliyle verir, kelimelerin bugünkü Türkçedeki karşılıklarını gösterdikten sonra metni de bugünkü Türkçeye aktarır. Atasözlerinde aktarmalar, özgün biçimlerdeki kelimelerin altında verilmiştir. Karahanlı dönemindeki klasik edebiyat olarak iki eser ele alınmıştir: Kutadgu Bilig ve Atebetü'l-Hakayık (Atsız'da Aybet ül-Hakayık142). İki eser hakkındaki kısa bilgiden sonra Kutadgu Bilig'den kısa bir bölüm özgün dili ve aktarmasıyla verilir. Karahanlı dönemindeki dinî edebiyat olarak Türkçe tefsir (Petersburg'daki satır altı tercüme) ile Satuk Buğra Han Tezkeresi hakkında bilgi verilmiştir. Atsız'a göre bu eserler 11. yüzyıla aittir. "Selçüklüler Çağında Türk Edebiyatı" bölümünde Selçük devleti, medeniyeti ve o dönemdeki Türk tasavvufu hakkında kısa bilgi verildikten sonra Ahmed Yesevi ile Süleyman Ata ele alınır. Ahmed Yesevi'nin ünlü "yir astiga kirdim mına” şiiri, bugünkü dile aktarmasıyla birlikte verilir. Atsız, içindeki atasözü ve dörtlükleri Karahanlı döneminde incelediği Dîvânu Lugâti'-t-Türk'ü Selçüklüler çağı dil eserleri arasında sayar. Zemahşerî'nin Mukaddimetü'l-Edeb'i ile kayıp Kanglı Lügati de dönemin dil eserleri arasında sayılmıştır. "16. Asır Şairlerinden Edirneli Nazmî'nin Eseri ve Bu Eserin Türk Dili ve Kültürü Bakımından Ehemmiyeti" 16 Temmuz 1934 tarihli Orhun dergisinin 9. sayısında çıkan, Orhun kapandığı için, aynı yıl 16 sayfalık bir kitapçık olarak da yayımlanan bu çalışma, Ötüken Neşriyat'ın Mart 2015'te neşrettiği Türk Edebiyatı Tarihi'ne de konmuştur. Edirneli Nazmî ve eserleri hakkında kısa bilgi verdikten sonra Atsız, Dîvân-ı Türkî-i Basît eserine geçer: "Edirneli Nazmî'nin saf Türkçe ile yazdığı şiirleri ihtiva eden Divân-ı Türkî-i Basît 80 sayfalık bir eserdir. 285 tane şiirden mürekkeptir. Ayrıca 56 da beyit vardır." (Atsız, Mart 2015: 180). Atsız, Nazmî'nin felsefe ve fikirleri üzerinde kısaca durduktan sonra eseri edebî bakımdan uzunca inceler; teşbihler ve cinasları örneklerle gösterir; özellikle millî olan sanat unsurlarına vurgu yapar: "Buradaki tesbihlerden bazılarını da milli sayabiliriz. Meselâ göz yaşlarını Ceyhun'a ve Nil'e benzetmeyip de Kızıl Irmak'a ve Kara Deniz'e benzetmek hiç şüphe yok ki daha millîdir." (s. 185). Atsız'ın cinaslarla ilgili şu yorumu da dikkate değer: "Nazmi klasik şairlerimizde oldukça çok görülen temsili sanat oyunları da yapmışsa da onun asıl sanatının en mühim unsuru ve en milli olanları cinaslarıdır. Türkçe, cinasa çok uygun geldiği için Nazmi bunda, bazen iptizale düşmekle beraber, muvaffak olmuştur." (s. 186). Tamamı yayımlanamayan çalışmanın sonunda Atsız, Nazmî'nin Yunus Emre ve Süleyman Çelebi tesirinde kalmış olabileceğini, bazı karşılaştırmalar yaparak kayd-ı ihtiyatla belirtir. Orhun'un kapatılması yüzünden çalışmanın tamamı yayımlanamamıştır. Öz Türkçe sözler dizininin sadece ilk beş kelimesi verilebilmiştir. En sonda, ayraç içinde (Bitmedi) ibaresi bulunmaktadır (s. 192). Atsız'ın Namık Kemal, Mehmet Akif, Koca Ragıp Paşa, Fitnat Hanım vb. edebiyatla ilgili makaleleri edebiyat tarihi içinde değerlendirilemeyecek olan gündelik yazılardır. Çeşitli yazılarında edebiyatımızın bazı isimleri üzerinde de değerlendirmelerde bulunmuştur. Bunlar, Atsız'ın görüşlerinin anlatıldığı bölümde ele alınacaktır.
·
121 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.