Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Faşizm
Bürokrat kapitalistler, halkı ulusal şovenizm ve burjuva popü lizm kışkırtmaları ile aldatmanın özel işlevini yerine getirirler. ABD emperyalizmi, feodalizm ve bürokrat kapitalizminin kötülüklerine karşı ulusal kurtuluş ve halk demokrasisi için mücadele eden dev- rimci hareketi parçalayıp bozmak için parlamenterizmi kullanırlar. Çaresiz kaldıklarında ise kaçınılmaz olarak sınıfsal diktatörlükleri- nin baskı aracı olarak devletin kullanılmasına başvururlar. Halkın demokratik haklarını bastırmak için "ulusal disiplin" çağrısında bu- lunurlar. Halkı bastırmak ve en iğrenç faşist suçlarını meşrulaştırmak için ikiyüzlüce halk adına anayasayanın maddelerinden bahsederler. Bürokrat kapitalizm yerel faşizmin temelidir. Bürokrat kapita- listler, ABD emperyalizmi ve yerel sömürücü sınıflara dayanan bas- kıcı karakterlerini halkın lehine gibi göstererek çok iyi gizler. Kendi kliklerinin çıkarlarını, rüşvet ve yolsuzluk kaynaklarını korumak için her şeyi yaparlar. Bürokrat kapitalistler, kendi sınıflarından bir klikten gelecek muhalefet karşısında dahi iktidarlarını korumak için silahlı güç kullanmada tereddüt etmezler. Bürokrat kapitalistler, devrimci bir kitle hareketi karşısında si- lahlı gücünü kullanma konusunda daha da acımasızdır. Bunlar em- peryalist ve feodal efendilerini savunmak için ön saflarda bulunurlar. Filipinler gerici silahlı kuvvetleri ve yerel polis güçlerini karşı dev- rimci amaçlar için her zaman el altında tutarlar. Eğer kendileri dev- rimci kitle hareketini bastıramazlarsa, ABD'li saldırgan birliklerinin Amerikan askeri üslerinden çıkarak halk cephesine yönelmesini beklerler. Barbarlaşmış faşistlere dönüşen bürokrat kapitalistler, vah- şet konusunda emperyalist efendilerine benzer. ABD emperyalizmi onlara yedi yıl boyunca, karşı-devrimci şiddeti nasıl başlatacakları- nı, silahlarını ve tekniklerini nasıl geliştireceklerini öğretti. Ayrıca, Japon emperyalizmi de bunlara faşist rejim evresinde üç yıllık bir eğitim verdi ve bir kez daha bu eğitimi vermeye hazır durumdadır. Filipin tarihinde yüzyılın başından bu yana, emperyalizm ve onun sadık köpeklerinin döktüğü kan ile lekelenmemiş bir on yıl dahi bu- lunmamaktadır. Mevcut kukla cumhuriyet, ABD emperyalizminin ve yerel sö- mürücü sınıfların karşı devrimci şiddeti üzerine kurulmuştur. ABD emperyalistlerinin ve hükümetin bürokrat kapitalistlerinin iktida- ra dönebilmeleri için Filipin halkına karşı acımasız, saldırganca bir savaş izlemesi gerekiyordu. Bu durum, yüzyılın başında ABD'nin düzenlediği ilk saldırganlık savaşının bir tekrarıydı. Filipinler'de faşizm ortaya çıktı ve Roxas önderliğindeki bürok- rat-kapitalist klik, devrimci kitle hareketiyle mücadelede esas so- rumluluğu üstlenerek anayurdu perişan etti. ABD emperyalizmine ve yerel sömürücü sınıflara yeniden katılmayı reddedenler faşist sal- dırıların hedefi haline geldi. Karşı İstihbarat Birlikleri, Askeri Polis Komutanlığı ve Sivil Muhafızlar kitlesel devrimci hareketin üzerine salındı. Geniş halk kitlelerine yönelik askeri baskı, Quirino ve Magsay- say kukla rejimleri döneminde şiddetlendi. Filipinler Polis Gücü ve Filipinler Ordusundan onlarca savaş taburu, yabancı ve feodal efen- dilerinin üstünlüğünü korumak için en kanlı kampanyaları yürüttü. Karşı devrim, 1950'de halkın en küçük egemenliğini sindirmeye yö- nelik faşist canavarlara daha fazla yetki veren habeas corpus emirna- mesini (gerçekte sıkıyönetim ilanı) resmileştirmeden uyguladı. İşçi sınıfı ve köylülük en ağır darbeleri aldı. Küçük burjuvazi dahi beyaz terörün en adisine maruz bırakıldı. Birleşik Devletler Askeri Danış- ma Grubu ve CIA gibi kurumlar aracılığıyla ABD emperyalizmi yö- netimi altında halka karşı faşizm izlendi. Faşizm, Marcos kukla rejimi altında bir kez daha yükselişe geç- miş bulunuyor. Gerici silahlı kuvvetler ve polis tarafından alçakça katliamlar, suikastlar, insan kaçırmalar ve uydurma suçlamalar- la tutuklamalar gerçekleştiriliyor. Yurtsever kitle eylemleri vahşice dağıtıldı, göstericiler öldürüldü, sakatlandı ve topluca tutuklandı. Yurtsever kitle örgütlerini feshetmek için acımasız adımlar izleniyor. Habeas corpus emirnamesi resmileştirilmemiş olsa da gerçek bir sıkıyönetim yasası uygulanıyor. İnsanlar süresiz gözaltına alınıyor, işkence görüyor, öldürülüyor, evleri aranıp yağmalanıyor hatta evle- ri yakılıyor. Bu suistimallerin hepsi giderek daha büyük bir ölçekte yürütülmektedir. Marcos kukla rejiminin bütün faşist eylemleri, ABD'nin ayak- lanma karşıtı programı kapsamındadır. CIA, JUSMAG ve AID Kamu Güvenliği Bürosu, Filipinler Silahlı Kuvvetleri, Polis Komisyonu, Ulusal Soruşturma Bürosu ve yerel polis güçleri, gece gündüz halkı en sert şekilde bastırmaya yönelik bir kampanya başlatmış bulunu- yor. Düzenli ordu, jandarma ve polis teşkilatlarından memnun ka- lınmadığında, halka yönelik zulmü yoğunlaştırmak için "Monkees", "özel kuvvetler", "BSDU" ve "il güçleri" gibi özel cinayet çeteleri oluş turuluyor. Yedek Subaylar Eğitim Birliği (ROTC) ve Askeri Hazır- lık Eğitimi (PMT) bile karşı istihbarat amacıyla kullanılıyor, kitlesel gösterilerde geniş öğrenci kitlelerine saldırıyorlar. Daha fazla sayıda genç, faşist eğitim için askeri kamplara rapor vermeye zorlanıyor. "Yurt savunması" merkezlerindeki stajerler, Merkez Luzon ve diğer yerlerdeki halka karşı askeri operasyonlarda değerlendiriliyor. Marcos, ülkedeki baş bürokrat kapitalist olarak katı bir tavır ile kendisini başkomutan rolünde görüyor. Dalkavuklarıyla birlikte her gün resmi olarak sıkıyönetim ilan edeceğine dair tehditler savuru- yor. Yalnızca yurtseverlere ve demokratlara karşı izlenen terörün değil, aynı zamanda halka karşı izlenen büyük çaplı askeri tacizleri de beraberinde getiriyor. ABD emperyalistlerinin yedekte bekleyip kendilerini motive edemediği durumlarda, silahlı kuvvetler liderle- rini sıkıyönetim tehdidi ile teşvik dahi etmeye çalışıyor. Gerici silahlı kuvvetlerin kasap subayları, Ulusal Savunma Koleji ve Filipinler As- keri Akademisi'nde, kaleleri olan ABD'deki faşist liderlikten ilham alınması için eğitimler düzenliyor. Pentagon'un "sivil eylem" sloganı altında, askeri ödenekler hızla artıyor ve gerici silahlı kuvvetler daha önce sivillere ayrılan işlevleri devralıyor. Faşist aygıtlarını korumak için hükümetin diğer şubeleri için ayrılan fonlarına el konuluyor. Gerici silahlı kuvvetler, "insani" denen amaçlar için ABD'nin yurtdışındaki saldırganlık savaşlarına dahil oldu. Ülkenin dört bir yanındaki bürokrat-kapitalist klikler ve hanedanlar, Marcos'un Filipinler Komünist Partisi, yurtsever kit- le örgütleri ve genel olarak halk aleyhine savaş ilan etmesine bağlı olarak öldürme, yakma ve yağmalamaya yönelik daha fazla yetkiyle donatıldı. Ülkenin her yerinde BSDU ve "il güçleri" oluşumlarına halka saldırmaları için her zamankinden daha fazla güç aktarılı- yor. Eskiden bürokrat kapitalistlerin haciendaları ve şirketleri için yetkilendirilen ve koruma ve güvenlik kurumları olarak kamufle edilen silahlı çeteler, zorla gasp ve tahakküm kurmak için daha fazla yetkiyle donatıldılar. Bürokrat kapitalistler, kendi iktidarlarını sürdürebilmek için gerici asker ve polisi kendi özel katilleri ve gaspçıları ile birleştirme konusunda en geniş şekilde yetkilendirilmişlerdir. Sa- vaş ağalığının gelişmesi de hız kazanmış durumdadır. Faşizmin yükselişi aslında bir gücün işareti değildir. Özünde, fanatik gericilerin çaresizliklerini ve zayıflıklarını belli etmesidir. İnsanları sözlerle kandıramadıklarını gösterir. Gerici silahlı kuvvet- lerin ve faşist silahlı çetelerin artan hasarları, mevcut sistemin çō- küşünü de hızlandıracaktır. Faşizm tam olarak yükseliştedir çünkü devrimci kitle hareketi ilerliyor ve gericiler arasındaki bölünme daha da şiddetleniyor. Filipinler'deki kukla seçimlerin daha düzmece ve terörize bir hale gelmesi beklenmektedir. Gericilerin berbat karak- terlerinin açığa çıkması, kitlelere yalnızca kendilerini ve kendi güç- lerini savunmaları gerektiğini öğretecektir. Katolik Kilisesi'ndeki fanatik gericiler, faşizmin yükselişinin bir parçası olarak hükümetteki mevcut diktatörlüğe Komünist Parti'yi ve ulusal demokratik karaktere sahip diğer örgütleri yanlış tanıtıyor ve iftira atıyor. Hıristiyan Sosyal Hareketi ve onun müttefik örgütleri, diktatörlerden taviz kopartmak için yalvarıp Komünist Parti önder- liğindeki demokratik halk devriminin sonlandırılmasını talep edi- yor. ABD emperyalizmi, feodalizm ve bürokrat kapitalizm saldırma- dan, halkı çaresiz bırakmakla daha çok ilgileniyorlar. İspanyol faşist Franco'nun dini enstrümanı olan Opus Dei (27), ülkeye ithal edildi ve eski dini örgütleri anti-komünist bir fanatizme dönüştürmek ve anti-komünist haçlı seferinde, haçı halkı katleden bir bıçağa dönüş- türme anlamına gelen Cursillo hareketi organize edildi. Dini-faşizm, kesin olarak faşizmin yükselişinde oluşan bir unsurdur. Faşizm, her ne kadar rahip kostümü giyse de, inanan Katolik kitleler ve geniş halk kitlelerinin tarihsel deneyimleri onlara, rahiplerin hakimiyeti- nin kötülüklerini öğretecektir. Fanatik gericiler, umutsuzluk anlarında halk üzerindeki baskıcı güçlerini sürdürebilmek için en geri kurumlara ve yöntemlere baş- vururlar. Fakat kukla cumhuriyete karşı silahlı muhalefet için iç ve dış koşullar hiç bu kadar iyi olmamıştı. Mevcut sistemin siyasi ve ekonomik iflası inkâr edilemez. Onu savunmak isteyenler doğru- dan yoğun tepki ile karşılaşacaktır. Mevcut çürümüş sistemin esas koruyucusu olan ABD emperyalizmi, ülke içinde ve yurtdışında giderek daha fazla izole oluyor ve en kararlı halk savaşlarının hede- finde bulunuyor.
Sayfa 164Kitabı okudu
·
66 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.