"Gerçek yolculuk sadece mekanda değil zamanda yapılır." diyen Nazan Bekiroğlu'nun rehberliğinde nereye gideceğimi bilmeden eşlik ettiğim yolculuğun sonuna gelmiş bulunmaktayım.
Yine çok zor okuduğum ama büyülendiğim bir kitap oldu.
Nazan Bekiroğlu bu kitabı yazmaya karar verdiğinde bir şeylerden çok sıkılmış, bunalmış olmalı.
"Kimin umurunda simdi acıyı yazıya çevirmenin felsefesi? Dostoyevski? Ya da Sophoklos' in üçlemesi? Her şey öyle yitik ki..."
İşte bu ruh hali... Anlıyorsunuz ki kalem dokunduğu yeri kanatacak.
İlk Cemil Meriç alıyor nasibini. Kendisi bu kadar anlatabilir miydi, kalbinin en gizli köşelerinde kalmış arzularını, hayallerini, çelişkilerini. Bilemiyorum. Ama kendini bu kadar iyi anlayabilen bir insanın varlığından sonsuz mutluluk duyardı.
Sonra hızını alamıyor yazar.
Kah "ırmak unutmaz" deyip Nil'e döküyor içini. Kah Ölü Deniz 'e dalıp Köln katedralinin önünden çıkıyor. Kah bir rüzgar olup Çanakkale'ye esip, şehre cesedi çiğnenerek girilip işgal edilen Hector'un selamını yıllar sonra "Geldikleri gibi giderler "diyen Mustafa Kemal ve askerlerine ulaştırıyor.
Sarıkamış 'a varıyor. Askerleri bağrında taşıyan dağa dönüşüyor. Öyle ki en üşüdüğünüz ana hayalen gidip "soğuktan ölmek" kavramını anlamaya çalışıyorsunuz.
Gitgide cümleler ağırlaşıyor. Geçit vermiyor. İtiraf etmeliyim ki artık ilerletemeyince kitaba bir kaç gün ara vermek zorunda kaldım.
Derken kitabın seyri değişti. Yazar dokunduğu yeri kanatmayı bırakıp yaralarını sarmaya başladı.
Nasıl mı?
En sevdiklerini hatırlayarak...
Vefat etmiş anne babasını, ögrencilerini, arkadaşlarını hatırlayarak, onlara içini dökerek...
Vefat eden bir meslektaşına:
"Söz aramızda hocam, bir zamansızlık zamanında bu yazıyı okuyacağınızdan emin olmasaydım tek satır yazamazdım. Ve sizin için yazdığım ilk ve tek yazının da bu olmasına dayanamazdım." dediği satırlar ...
Kaç defa düştüm kelimelerinin derin kuyularına da geri çıktım bilemiyorum. Zor bir kitaptı benim için. Ama artık eminim ki bu insanın kelimelerinde farklı bir tat , farklı bir büyü var.
Ve yine eminim ki bu yazar en son kelimesini söyleyene kadar ben onun bir yol arkadaşı, kaleminin büyülenmiş bir aşığı olacağım.
İyi okumalar dilerim...