Ortada bir pazarlık vardı sanki; konu olan mal bendim. Bana öyle geliyordu. Aslında Rıza amca beni satmıyordu; başından atacak yer arıyordu. Tüm gücümü topladım, zor çıkardım ağzımdan sözleri:
- Başınıza bela oldum, dedim, bırakın gideyim... Başımın çaresine bakmayı bilirim ben. Teşekkür ederim ettiğiniz iyiliklere...
Bakıştılar, kalakaldılar; anlaşılan beklemiyorlardı benden bu sözleri. Birer yudum daha içtiler.
Baba kaşlarını kaldırdı, alnı biraz daha kırıştı:
- Beğendim seni Memet, dedi, yiğit olan kişi böyle konuşur işte! Ulan Rıza iş kalmamış bizde be... Ben neden korkuyorum sen neden korkuyorsun?
- Ekmek kavgası, dedi Rıza amca, bizi yıldıran. Başımızdan korkuyoruz.
- Korktukça büyüyor mu lokmamız? Korktukça daha çok üstümüze gelmiyorlar mı?
- İş aslan ağzında Baba... Ortalık boş gezenle dolu...
- Eğer dayansak birbirimize, kılımıza dokunamazlar. Teke tek vermeye çalışıyoruz kavgamızı - Durdu bir süre, duvarlarda dolaştı gözleri, benden yana döndü - Boş ver, alıyorum Memet kardaşı yanıma. Gelip de aramayanın...