"Yorgun bir masal uzakta kaybolur."
Küçükken uyuyabilmek için saydığım koyunlar geldi aklıma bu mısrayla. Sadece ona kadar sayabildiğim için abim sorduğunda hep 10 derdim. Çok çabuk uyuyorsun uykucu derdi.
Kaç tane 10 saydığını en iyi insanın kendisi bilir.
"Ne korkunç bir iklimdi çocukluğum uyku yansın, yürek mecburlarsın." Demiş Zarifoğlu yine. Benim de çocukluğumun iklimi o kadar sert ve çetindi. Yine de gecekondu enkazında oyuncaklarımın parçalarını hatırladım o sessiz her molozu birbirinden daha kederli tuğla parçalarını anımsadım İşaret Çocuklarında.
Evin enkazının da bir zamanlar bütün oluşturduğu bir gerçekti ve bu kitapta öyle. Öyle dağınık öyle sereserpe duruyor ki mısralar bilimsel makalelerin verdiği zihin yorgunluğunu da veriyor. Bir yandan da o yorgunluğun vermiş olduğu güzellik. Şiirle haşir neşir değilse bir insan ilk tepkisi muhtemelen bu ne biçim şiir olabilir. Ama öyle değil bir elinde mala bir elinde pastel boya olan insanları aynı karede gösterebiliyor Üstad.
Eğer resim çiziyor olsaydı tek renkle rengarenk resimler yapan bir ressam olurdu Zarifoğlu.
"SEVMEK DE YORULUR "
Belkide geldiğimiz zaman da sevmek yorulmuştur bu yüzden her yerde sevgisizlik.
Bu kadar suç, ölüm, zulüm....
Sevmeyi yormayalım efenim.
Henüz yorulmamış Sevgiler herkese ve her şeye. Sevgilerle....
T.e