Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Tarık Buğra Osmancık
Malhun Hatun, kayınanasının dediğini hemen o gece yaptı. "Yanıma gel kayı beği yiğit beğ. Beri gel başım tahtı, gönlüm bahtı, şeyh babamın güveyisi; anam, atam verdiği; beri gel de de bana: Ne kötülüğüm, ne geri kalmışlığım, ne densizliğim olmuştur ki, bana gülmez, beni görmezsin, benimle halleşmezsin; beni derde salarsın? Kurban olayım, de bana." Göz pınarlarını dolduran yaşlar, lambanın ışığında pırlantalaşıyordu. Ve, Osman Beğ, ona anlatılamaz bir hayranlıkla bakıyordu. Anlatılamaz mutluluğu gülümseyiş olmuştu. Birden bire kucaklayıverdi Malhun Hatun'u. Malhun Hatun, onun geniş omuzları arasında, uzun kollarının içinde eridi. Osman onun saçlarını öptü, kokladı uzun uzun. Ve, neden sonra, onu sedirde, yanı başına oturttu, yüzünü lambaya karşı tuttu; -Osman Beğ sana kurban, sen dertlenme dedi. derdini bana ver. Ve ekledi: - Sen, benim Zümrüd Anka'm, sen dertlenme. İşte o zaman anlar gibi oldu Malhun Hatun. Osman Beğ için artık ne Osman Beğ, ne Malhun Hatun! Osman Beğ için, sadece ve ancak doğacak çocuğu ve çocukları önemlidir. Malhun hatun boynunu büktü, fısıldadı: "Sana oğlanlar doğuracağım." Sonra başını kaldırdı; göz pınarları yeniden pırlantalaşıyordu. Hüzünle gülümsedi: Sana oğlanlar doğuracağım... İlkim kız olsun deye dua ederdim ben; gayrı, oğlan olsun deye el açacağım. s:338
·
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.