Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

640 syf.
8/10 puan verdi
·
7 günde okudu
SAVAŞ — DEVRİM — AŞK 20.Yüzyıl'ın henüz başları, çarlık emperyalizmi savaşta, halk isyanda. Çarlığın gözü uzakdoğuda, kulağı Petrograd'ta. Kazan fokurdamaya başladı. İşçiler başkaldırdı. Yitik bir devrim, bitik bir çarlık, ortalık karışık, bir de dünya savaşı. Şu gelen örgütlü bir hareketin ayak sesleri, senelerden bin dokuz yüz on yedi*, kızıla boyanmış bir ay -Ekim- Devrimi. ~*Erhan abi için yazıyla uzun uzun yazdım:)~ Aşkı bırakıp savaşa devam ettiler. Biri beyaz, biri kızıl oldu. Savaş evin içini vurdu. Dünkü komşular bugün düşman, birbirini kırdı. Dün acımayanlar, bugün acınacak hale geldi. Bunun tam tersi de oldu. Bir çoğu bok yolunda öldü, cesetleri buhar oldu. Neyi ne için yaptığını bilmeden sürüye uydular. Sesi yüksek çıkan önce slogan başı, sonra sürüye baş oldu. Pratik teoriye uymadı, ütopya distopya oldu. Şimdi şu soruya, sorularla yaklaşalım: Sovyetlerin günahı neydi? Sosyalizmi tecrübe eden ilk ülke olması mı? Marksist felsefeyi halkın bilmemesi mi? Üretim miktarı, halkın tüketim miktarına yetecek kadar zengin bir ülke olmaması mı? Halkının "cehalet mutluluktur" sözüne hayran olması mı? Güce aşık yöneticiler mi? Güce tapan halk mı? . . . Sorun ideolojilerde mi, şahıslarda mı? İsminde sosyalist olan bir parti önüne çıkan her yahudiyi doğrayıp geçerken suç sosyalizmde mi? Sosyalizmin dedikleri kişiden kişiye değişir mi? Halbuki insanlar insanca, eşit bir şekilde yaşasın demiyor mu? Barışçı, hümanist bir şair Boris Pasternak. Kan akıtan beyazın da, kızılın da karşısında. "Kan varsa o dava, artık hak dava değildir." der. Ülkesinin savaşlardan bunaldığı buhranlı zamanlarında, huzur ve refah getireceğine inandığı devrimi başlarda destekler. Sonrası malumunuz akan kan damarda durmaz, Beyaz'ı Kızıl'a boyar. Üzerine Stalin politikaları, mum ışığındaki umudu da söndürür. İçini bu romanla boşaltır tam on senede. Rahmetli Stalin yoldaş basımına yetişememiştir kitabın. Lakin halefleri de görmek istemez ve komünizme karşı olduğu gerekçesiyle bastırmazlar. İlginçtir, kitabın İtalya'da basılmasını sağlayan yayıncı da komünisttir :) Kitabın basımı ve sonrasında gelişen tartışmalar, kitabın edebi niteliğinin gereği kadar konuşulmasının malesef önüne geçmiş. Ben kitabı okurken tarzını önceki yüzyıla benzetiyordum. Sonrasında okuduğum yorumlardan birine göre Nobel ödülünün verilme sebeplerinden birinin 19.yy. Rus Edebiyatı'nı yeniden dirilteceğinin verdiği heyecan olduğu yönündeydi. Nobel Heyeti mal bulmuş mağribi gibi atlamışlar hemen ama devamı gelmemiş romanın :) 19.yy. romanlarına nazaran politik mesaj verme konusunda da daha iyi iş çıkarmış sanki Pasternak. Konu bütünlüğünü bozmadan bunun üstesinden çok iyi gelmiş ve kitabın en zevk aldığım kısımlarını oluşturmuş. Politik konulardan fazlasıyla konuştuk. Biraz da aşktan konu açıp ferahlayalım. Pasternak'ın şair olması, aşkın yoğun işlendiği bölümlerde çok naif dokunuşlar yapmasını sağlamış. Jivago'ya duygularını şakıtırken, akışkan lirik lezzet damağınıza yapışıyor, dilinizin tatlı bölümüne yeniden şıp şıp damlıyor. Biraz uzunca ama Lara'ya olan şu duygularını bir dinleyelim: "Dünya güzeli sevgilim benim! Kollarım seni anımsadığı, dudaklarım dudaklarını hissettiği sürece sen yanımda olacaksın. Gözyaşlarımı sana layık olmak için dökeceğim. Belleğime seni acı dolu bir kederle işleyip narin bir resim gibi saklayacağım. Bunu becerene kadar ayrılmayacağım buradan. Sonra ben de çekip gideceğim. Seni nasıl çizeceğim biliyor musun? Denizde kopan korkunç fırtınadan sonra patlayan dalgaların kumsalın derinliklerinde bıraktıkları güçlü izler gibi önce hatlarını karalayacağım kağıda. Deniz, dibindeki çakıltaşı, midye kabukları, yosun ve hafif olan daha ne varsa önüne katıp kıyıya atarken eğri büğrü, düzensiz çizgiler çizer. Kıyı boyunca, kolay kolay yok olmayan, uçsuz bucaksız bir çizgi oluşur böylelikle. Hayat fırtınası da seni böyle mıhladı içime, gurur kaynağımsın benim. Seni böyle resmedeceğim işte." Kitaptaki tesadüfler silsilesi meselesine yazarın aslen şair olan kimliği yönünden saçma bir yorum getirmek istiyorum. Şiirlerdeki kafiyeye benzer burada da koskoca romanda, tesadüfler yaratarak kendince bir kafiye oluşturmak istemiş olabilir mi :) Bir haftadır kitapla bütünleşmekten böyle değişik fikirler geliyor aklıma. Filmini de seyrettim bunun üzerine. Artık bileğimi kesseniz kanım kızıl beyaz akar. Kitabın sonunda da felsefesini koymuş ortaya Pasternak, sözde Dr.Jivago'nun ağzından yazdığı şiirlerle. Aralarından Pasternak felsefesini iyi yansıttığını düşündüğüm küçük bir bölümünü paylaşıyorum: Petrus salladı kılıcını katillere Ve koptu birinin kulağı, Ama işitti sonra: "Kavga çözülmez demirle, Koy kılıcını yerine, ey insan!"
Doktor Jivago
Doktor JivagoBoris Pasternak · Yapı Kredi Yayınları · 20231,043 okunma
··
120 görüntüleme
Erhan okurunun profil resmi
Eline sağlık ama yeterince uzun olmamış :) Geceleri biz uyurken inceleme yapmaya devam ediyorsun, yalnız bu kez güldürmedi :)) Enine boyuna detaylı bir çalışma sunmuşsun önümüze, kitapla bütünleşmişsin dediğin gibi, çok güzel olmuş. Ben okumadığım için kitabı realist bir roman olarak değerlendirmiştim incelemelerden, ama sembolist ya da romantik bir tarafı da var gibi geldi senin incelemende, ne kadar doğru bilmiyorum. Böyle kitaplarda tesadüfler hoş da olur gibi geliyor. Savaş ve Barış'ta da abartı olmasa da hoş tesadüfler vardı akışı destekleyen mesela. Nobel konusunda 19yy.ın yeniden canlanması ibaresi kılıf gibi geldi açıkcası. Soğuk savaşın en sıcak anlarında kesinlikle politik bir yanı vardır bu ödülün. Tekrar eline sağlık, daha uzun kelimeler kullanman temennisiyle :)
Mehmet D. okurunun profil resmi
Saol abi bunca sefilliğin işlendiği kitaba komik bir şeyler yazmak ters olur diye ciddi takıldım bu sefer :) Tolstoy'a baya atıfta bulunuyor zaten ve örnek aldığı da bellli. Nobel konusu ise her zaman tartışılıyor abi. İşin siyasi yönü var mı yok mu bilmiyorum. Oraya girersek püff çook uzar :)
11 sonraki yanıtı göster
Rahime okurunun profil resmi
Mehmet Bey şu an çok ciddi sinirlendim. Bakın vallahi şaka yapmıyorum Sinirlendim. :) Girişinden tutunda anlatım şeklinize kadar kafamdaki inceleme ile çoğu yeri aynı. Tek suçum kitabı sizden önce bitirememiş olmam. Yoksa bu incelemeyi ben yazardım. Çok canım sıkıldı bu duruma çok. :)
Mehmet D. okurunun profil resmi
Ben de diyorum bu inceleme beni pek yansıtmadı. Demek ki ruhumu bir süreliğine zapt-u rapt altına almışsınız. Duygularımda küçük devrimcikler yaratmışsınız Rahime Hanım :)
2 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Ebru Ince okurunun profil resmi
Ne mükemmel okuyucularla buluşmuş kitap :) yuregine sağlık ..vallahi ömrüne bereket Seneye bir daha okuyalım mı ))
Mehmet D. okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Ebru Hanım. Seneye bilemedim şimdi :) Sayenizde Rus tarihinin uzmanı olacağız :)
5 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Semih Doğan okurunun profil resmi
Elinize sağlık, faydalı bir inceleme olmuş. Tesadüfler ve anlamsız karşılaşmalar konusunda getirdiğiniz açıklamayı da oldukça beğendim. Şu ana kadar duyduğum en mantıklı açıklamaydı :)
Mehmet D. okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Semih Bey, filminde de tesadüflerle bir Yeşilçam havası aradım ama koymamışlar filme zalımlar :)
2 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
İpek Demirer okurunun profil resmi
Sorunun ideolojide değil güç delisi insanlarda olduğunu düşünüyorum. İncelemenizi çok beğendim. Tesadüfler ve kafiye benzetmenizde çok yaratıcıydı. Kaleminize sağlık :)
Mehmet D. okurunun profil resmi
Teşekkür ederim İpek Hanım. Gücü eline geçiren insan yozlaşıyor. Bir gün aydınlanmak umuduyla :)
1 sonraki yanıtı göster
Rahime okurunun profil resmi
Hayatımın şokunu yaşatan inceleme. :) Cinler gelip benim taslakları çalıp, sana getirmişlerdi. Bak hatrıma geldi, canım sıkıldı yine. :)
Mehmet D. okurunun profil resmi
Cinlerim terketti artık beni. :)
4 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.