Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

240 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
“ O gece Muzaffer’e rüyasında bir kocakarı göründü. Adının Atiye olduğunu ve kütüphanesinde onu anlatan bir kitabın öyle durup durduğunu duyurdu. Eğer üç vakte kadar bu kitabı okumaz ve on kişinin de okumasına vesile olmazsa iki cihanda da ona rahat olmadığını salık verdi. Koca dağı sis sarar gibi Muzaffer’i korku sardı. Korkuya sarılmış can yeleğiyle hayat okyanusunun içine uyandı, kendini kütüphanesinin önüne attı. Üçüncü sıradaki kitapların üstünde duran Latife Tekin’in Sevgili Arsız Ölüm romanı balkıdı işmar etti. O gün yapılacak kitap toplantısında okunacak roman için bu kitabın seçilmesine içinden ant içti, kendine yemin verdi. Aldı kitabını yeminini içine koydu...” Yukarıdaki pasajı, kitabın dili ve uslübunu okuyacaklara bilgi vermesi için yazdım. Yoksa gerçekle ilgisi yoktur! ( Belki de vardır...) Edebiyat eleştirmenleri romanları ve öyküleri etiketlemeye bayılırlar. Efendim, Toplumsal gerçekçi derler, modern derler, büyülü gerçekçilik derler. Hiç bir yere uyduramazlarsa da postmodern deyip, üç kelam da beylik yorumda bulundu mu, kitabın eleştirisi tamamlanmış olur. Bir yazarın romanında asıl anlattıklarını, hatta haykırdıklarını görmezden gelerek, yazınsal yapıtları illaki kendi küçük dünyalarında uydurdukları bir kalıbın içine sokma zorunluluğu duyan eleştirmenlere öfkem bu yüzdendir. Mesela, Yaşar Kemal için “ Efendim köy edebiyatı yapıyor, sadece Çukurova’yı anlatıp duruyor” diyebilen birine ben eleştirmen değil okuyucu bile demem. Düşününce, bunlara kendini de haddini de bilmeyenler denilebilir ancak. Sevgili Arsız Ölüm romanı için de ilk karşınıza çıkan “ büyülü gerçekçilik” tarzında olduğu. Hatta Gabo’nun eseri, dünya edebiyatının dev yapıtı “Yüzyıllık Yalnızlık” romanını da bu sığ kalıbın içinde kalarak yorumluyorlar. Gel de isyan etme... Bu bağlamda, sitemizde okunan kitaplar için yapılan yorumlardaki, kitabı değil de kitabın okuyucuda bıraktıklarını, hissettirdiklerini hiç bir kalıba bağlı kalmadan özgürce yazılabilmesini çok önemli buluyorum. Zaten edebi bir yapıtı gerçek anlamda eleştirmek çok ciddi bir birikim ve emek işidir. Biz haddimizi biliri! Büyülü gerçekçiliği; düş, hayal dünyası ve gerçeklik olgularının harmanlanarak gerçek dünyada geçen olayları okuyucuya aktarım tekniği olarak tanımlarsak, evet bu kitabın tekniği bakımından bunu küçük bir ayrıntı olarak not edelim. Ancak bu romanda yazarın kısa cümlelerindeki çığlığı-feryadı, bir kadının ( Dirmit) oluşumu, sosyal gelişimi, hayatta kalma ve var olma cabasıdır. Özellikle bizim gibi ataerkil ve muhafazakar toplumlarda öteden beri gelen töreler, ananeler ve hurafeler içinde varolmaya çabalayan, kendini bulmaya çabalayan bir kadının, çocukluktan gençliğe yaşamının ironik hikayesidir bu kitap. Anadolu köylüsünü tanımayana, eski deyimler ve gelenekleri bilmeyene okuması ve anlaşılması zor gelebilir bu anlatının. Ancak şimdi bile etrafımızda başımıza gelmesini istemediğimiz bir konunun sözü olunca kaçımız vurmaya tahta aramıyoruz acaba. Bu örneği gelenek ve hurafeleri ne kadar kanıksadığımız ve normalleştirdiğimizi göstermek için verdim, daha ne kadar çoğaltabiliriz bunları bilemedim... Bir düşünsek mi?... Öyle, kısa cümlelerle okuyucuyu yormadan ve anlatının temposunu hiç düşürmeden kah gülümseyerek kah hüzünlenerek okunan, okuyanı bir tuhaf hallare sokan, değişik, bir o kadar da düşündürücü, bir o kadar bizden ama bir o kadar da bizden olduğunu kabul etmediğimiz olaylarla dolu, ironik, düş ve hayal dünyasının gerçekle karıştığı, sonuçta bizden bir anlatı bu roman. Yazarın yirmili yaşlarının başlarında bu kitabı yazması da ayrıca değinilmesi gereken bir konudur bana göre. Okuyan kadın dostların da okurken kendi aile ve çevrelerinden neler bulduklarını merak ediyorum zira ben kendi çevremdeki yaşantıdan çok çok parçalar buldum diyebilirim.
Sevgili Arsız Ölüm
Sevgili Arsız ÖlümLatife Tekin · İletişim Yayınevi · 20137,1bin okunma
··1 alıntı·
1 artı 1'leme
·
7,7bin görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Zeynep Demir Kahraman okurunun profil resmi
Kitabi simdi bitirdim hocam. İnceleme yazsam mi yazmasam mi derken sizinkini gördüm. Hacet yokmuş benimkine:) Kaleminize sağlık. Bir de ne güzel demiş değil mi Dirmit, birbirimiz için duvarlara ne çok çentikler atıyoruz, diye. Dirmit gibi tüm çentikleri silmek istedim.
özlem okurunun profil resmi
On kişi oldumu bilmem ama beni de sayın okuyorum. Toparlanıp gelebilirsem bu ay ki 1k toplantısında konuşuruz kitaptan ( kendi aramızda- genç arkadaşları sıkmayalım 🙂)
23 öğeden 21 ile 23 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.